RADİKAL

Adalet Bakanlığı deprem sonrasına hazır mı?

 Önceki gün tutuklanan Veli Göçer, Yalova civarında yaptığı 600 civarındaki konutun depremde yıkılması ile birlikte adeta bütün bir müteahhitlik kurumunun simgesi haline getirildi.

Bölgede Göçer gibi yazlık siteler inşa eden ve yaptıklarının neredeyse tümü yıkılan çoğu ülke çapında ünlü müteahhitlerin ve şirketlerin benzeri bir kovuşturmaya uğramamış olması, bu olay için Veli Göçer’in bir sembol olarak seçildiği, ötekilerin yakalarını bu işten kurtarabilecekleri kanısını uyandırıyor.
Bir tek müteahhidin teşhir edilmesinin ya da mahkûmiyetiyle sonuçlanacak bir davaya muhatap olmasının, öteki suçluların gözlerden saklanması sonucunu doğurmaması gerek.
Gazetelere de yansıyan haberlere bakılırsa şu ana kadar yaptıkları binaların yıkılması nedeniyle tutuklanan müteahhit ve mimar-mühendis sayısı iki elin parmaklarını geçmiyor.
Deprem bölgesinde her gün bine yakın şikâyet dilekçesi adli makamlara teslim ediliyor. Tecrübeli avukatlar bu sayının, hukuki işlemlerin hızla yürütüldüğüne işaret ettiğini söylüyorlar.
Demek ki baroların deprem bölgesinde vatandaşa hukuki yardım için oluşturdukları bürolar işlerini iyi yapıyorlar. Ayrıca adli makamların da dilekçelerin kayda alınması için gerekli bürokratik işlemleri hızlandırdıkları görülüyor.
Deprem bölgesinde yıkılan her bina için bir dava açılacağını varsayarsak, mahkemelerin ve savcılık kurumunun bölgede nasıl bir yoğunlukla karşılaşabileceği kendiliğinden ortaya çıkıyor. Depremden önce de ağır dosya yükü altında ezilen mahkemelerin, şimdi deprem nedeniyle ortaya çıkacak bu dosya patlamasına karşı yeterince hazırlıklı olmadığını düşünüyorum.
Bu davaların yıllarca sürmemesi, delillerin hızla toplanıp, hızlı bir yargılamanın yapılması gerekiyor. Adil bir yargılama ile gerçek suçluların ortaya çıkarılmasının yolu da bölgede bu tür davalara bakacak mahkeme sayısının artırılmasından geçiyor.
Yanlış anlaşılmasın. Temel hukuki kavramlarla çelişen bir ‘özel mahkeme’den söz etmiyorum.
Söz konusu olan şey davaya bakmaya yetkili normal mahkemelerin sayısının artırılması ve böylece mahkeme başına düşecek dosya sayısının azaltılması olmalıdır.
Adalet Bakanlığı’nın depremden hemen sonra ‘Af Yasası’ ile uğraşmak yerine ağırlığını bu konuya vermesi gerekiyordu. Bu satırların yazıldığı ana kadar Adalet Bakanlığı’nın bu konuda nasıl bir tedbir öngördüğü belli değildi.
Bu önlem alınmadığı takdirde bölgedeki davaların on yıllarca sürmesine, suçluların serbest dolaşmasına razıyız demektir. Amaç gerçekten suçluları bulup ortaya çıkarmaksa, adalet sisteminin öteki Veli Göçer’leri de kapsaması ve kavraması gerekiyor.