Merve Hanım'ın dest-i izdivacı
Milletvekili seçimlerine girme hakkını kazandıktan sonra Amerikan vatandaşlığına ‘izinsiz’ geçtiği için Türk vatandaşlığından çıkarılan Merve Kavakçı, önceki gece Sivaslı bir mühendis ile evlendi.
Nikâhın FP’li Belediye Başkanı tarafından kıyıldığı bildiriliyor.
Normal olarak böyle bir haberi duyduğumda ilk önce ‘Hayırlı olsun, Allah mesut etsin’ demek âdetimdir. Ancak bu kez nedense dilim bir türlü buna varmıyor.
Yanlış anlaşılmasın. Elbette Merve Hanım’ın kiminle evlendiği de, evlenip evlenmemesi de kişisel olarak beni hiç ilgilendirmiyor.
Ben ‘izdivacın’ daha ziyade ‘dest’ bölümüyle ilgiliyim. Bu yüzden iyi dileklerimi sunamıyorum.
‘Dest’, Osmanlıca’da çeşitli anlamlar içeren bir kelime. Farsça kökenli. Hile, fayda, tasallut, Meclis’in şerefli yeri gibi anlamları var. (Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Büyük Lügat. Hazırlayanlar: Abdullah Yeğin, Abdülkadir Badıllı, Hekimoğlu İsmail, İlhan Çalım.)
Gördüğünüz gibi fırsattan istifade kelime oyunları da yapıyorum. ‘Dest-i izdivac’ı bilmeyen kimse yoktur sanırım. Ama bana öyle geliyor ki bu kez ‘dest’ üzerinde ayrıca durmamız gereken bir izdivac ile karşı karşıyayız.
Tam olarak iki kişinin arasında nelerin geçtiğine, nasıl bir ‘aşk’ ve ‘evlilik isteği’ ile karşı karşıya olduğumuzu bilebilmemize imkân yok. Ancak bir süredir Merve Hanım’ın bir Türk’le evlenerek yeniden vatandaşlık hakkını kazanması planlanıyordu. Bu evliliğin de bu amaçla başvurulan bir ‘dest-hile’ olduğu iddia ediliyor. Yani gerçek anlamda ‘kurulan bir yuva’ yok. Amaç, Merve Hanım’ın yeniden vatandaş olması ve böylece düşürülmek istenen milletvekilliğine yeniden hak kazanması.
Hatırlayacaksınız, Merve Kavakçı’nın vatandaşlıktan çıkarılmasına ilişkin kararın iptali için Danıştay’da açılmış bir dava var. Bu dava lehine sonuçlanmazsa Kavakçı’nın milletvekilliğinin kurtulabilmesine de imkân yok. Evlilik yoluyla kazanılan vatandaşlığın, geriye doğru yürüyerek vatandaş sayılmadığı dönemde sahip olamayacağı bazı hakları bu kişiye vermesi de hukuk mantığı bakımından mümkün değil. Merve Hanım’ın akıl hocalarının bunu bilmemesine imkân olduğunu da sanmıyorum.
Amaca ulaşmak için her yolu mubah gören bir zihniyetle karşı karşıya olduğumuzu hep biliyoruz. Nitekim, Recep Tayyip Erdoğan’ın yasaklarından kurtulması için yedi kişinin katili Kırcı’nın affına FP’nin gönül rızası göstermesi de bunun örneklerinden biri.
Bu evlilikle, arkasındaki zihniyet bir kez daha ‘suçüstü’ oluyor. ‘Takiyecilikten’ tutun da kanuna karşı hileye ve yalana varana kadar bir dizi suç..
Öte yandan bu eylem, aynı zamanda toplumsal hassasiyetleri kaşımak, gerginliği tırmandırmak gibi ‘gizli bir amaç’ da taşıyor. Bu gerginliğin nereye kadar varabileceğini yakın geçmişte yaşadık, göreceksiniz bir kez daha yaşayacağız.
Merve’nin akıl hocaları yaptıkları işin sonuç vermeyeceğini bile bile ülkeyi yeniden germek uğruna ‘hile’ye başvurmaktan çekinmiyorlar.
İşte FP’ye karşı olmamın en temel nedenlerinden birisi bu. Siyasi çıkar uğruna, toplumu kamplara bölmekten, siyasi ortamı gerginleştirmek ve çatışmaları kaçınılmaz kılmaktan asla vazgeçmiyorlar.
‘Allah mesut etsin diyemiyorum’ diye yazmıştım.. Söyleyebileceğim tek şey var: Allah ıslah etsin!