Onur değil, Anayasa’ya saygı sorunu
Türkiye parlamenter sistemi benimsemiş bir demokrasi. Demokrasimizin bazı eksikliklerinin olması bu gerçeği değiştirmiyor.
Parlamenter sistemin doğru işlemesinin iki şartı var: Parti disiplini ve parti içi demokrasi.
Bu şu demek: Herhangi bir konu, örgütlenme biçimine göre partinin çeşitli kademelerindeki organlar tarafından tartışılacak, bu tartışma en geniş demokratik katılımın sağlanacağı bir ortamda yapılacak, bu sürecin sonunda bir parti görüşü oluşacak. Bu görüşün oluşmasından sonra partinin tüm üyeleri ve Meclis grubu şaşmaz bir disiplinle o görüşü savunacak, o yönde oy verecek vs… Böylece o partinin
temsil ettiği kitlelerin siyasi görüşü, en üst temsil organı olan Meclis’te kendisine yer bulacak.
Türkiye’de parlamenter sistemin sorunu esasen parti içi demokrasinin bütün kurum ve kurallarıyla işlememesinden kaynaklanıyor. Parti içi demokrasi olmadığı içindir ki liderlerin kişisel tercihleri belirleyici oluyor. Liderin görüşü, partinin önemli önemsiz tüm konulardaki görüşü haline geliyor. Partinin TBMM’deki temsilcilerinin kimler olacağı da dahil olmak üzere her kararı lider veriyor. Ve sonra bu
karar parti disiplini gerekçesi altında bütün teşkilata ve milletvekillerine dayatılıyor, buna uygun davranmaları bekleniyor.
Anayasalar doğal olarak olan durumu değil, olması gereken durumu, ideal olanı öngörüyorlar. Bizim Anayasamız da böyle. Böyle olduğu içindir ki birçok konuda Meclis’teki partilerin bağlayıcı grup kararı almaları anayasal olarak mümkün. Cumhurbaşkanı seçimi, Anayasa değişiklikleri gibi bazı konuların bunun dışında tutulmuş olması sistemin özünü değiştirmiyor.
Biliyorsunuz siyasi gündemimizin en önemli tartışma maddesi bazı milletvekillerinin Anayasa değişikliği için ‘açık’ olarak verdikleri imzaların aksi yönde oy kullanmaları eğilimi. Bu kimilerince ‘imzasının arkasında durmamak’ olarak niteleniyor, kimilerince de ‘Meclis’in onurlu davranması.’
Oysa durum hiç de böyle değil. Anayasa değişikliği teklifi ile ilgili olarak, ne milletvekilleri grup zorlaması ile verdikleri imzaların arkasında durmak zorundalar, ne de gizli oylamada liderlerinin isteğinin aksine oy kullandıkları için Meclis’in onurunu kurtaracaklar.
Anayasa değişikliği tekliflerinin şimdi yaşadığımız gibi iki kere oylanmasının en önemli sebebi milletvekillerinin bu süre içinde bir kez
daha düşünüp oylarını değiştirmelerine olanak sağlamak. Bu süre içinde parti organlarının milletvekillerinin kararlarını etkileyici mahiyette karar almaları (bağlayıcı olmamak koşuluyla), parti liderlerinin milletvekillerini ikna çabaları Anayasa’nın ruhuna bu bakımdan aykırı değil.
Anayasa’nın ruhuna aykırı olan şey, bir dolambaçlı yöntem bularak gizli oyu açık oya çevirme girişimidir.
Bugünkü oylamanın sorununu da esasen bu oluşturuyor: Milletvekillerinin onurlu ya da onursuz davranmaları değil, parti liderlerinin Anayasa’nın ruhuna saygı gösterip göstermeyecekleri.