RADİKAL

Refah’ın gerçek niyeti ve Sincan

Türk demokrasisinin geleceğini belirleyecek iki önemli soru ile karşı karşıyayız. Bir tanesi devlet içinde yuvalanan ve kendilerini anayasa da dahil olmak üzere her şeyin üzerinde gören çeteler ile ilgili. Bir diğeri İse ‘çete’ tartışmalarının gürültüleri arasında unutulmuş gibi görünen ama en az onun kadar önemli olan Refah Partisi’nin gerçek niyeti sorusu.

Türk demokrasisinin geleceği Refah’ın demokrasiyi ne kadar içine sindirebileceği, şeriat düzeni özlemlerinden ne kadar uzaklaşabileceği ile yakından ilgili.

Refah Partisi acaba ‘düzen içine’ çekilebilecek mi? Yoksa Refah yönetiminden kaynaklanan ‘demokrasi’ nutukları, sadece durumu idare etmeyi ve gerçek hedefe varmak için atılan adımları gizlemeyi mi hedefliyor?

Ankara’nın İlçesi Sincan’da olanlar bu sorulara bulunabilecek cevapların niteliği hakkında ipuçları veriyor.

Sincan Belediyesi bu yıl da ‘yılbaşı kutlamalarını’ yasakladı. İlçede daha önce içki sattığı için 60’a yakın lokanta ve büfe kapatılmıştı. Belediye şimdi de ilçenin çeşitli yerlerine asacağı pankartlarla yeni yılı kutlayan ‘dinsizler’le, yeni yılı kutlamaya karşı olan ‘inananlar’ı karşı karşıya getirmeyi hedefliyor.

Belediye yetkilileri, yılbaşı İçin dükkanlarını süsleyecek esnafa ceza verileceğini söylüyor. Belediye Başkanı da “Bizim esnafımız muhafazakârdır. Zaten böyle bir şey yapmaz” diyor. Eğer esnaf gerçekten muhafazakâr olduğu için böyle bir ‘suç’ işlemeyecekse neden ‘ceza’ ile tehdit ediliyor? Bir dükkânın vitrinine asılacak iki tane ampulden neden bu kadar ürküyorlar?

Belediye yılbaşı için hindi satışını da yasaklamış. Yılbaşında canı hindi yemek isteyenlerin haklarını kim koruyacak?

Türkiye bir demokrasi ise isteyenin evinde ya da eğlence yerlerinde yıl başını kutlamasına karışmaya Refah’lı belediyenin ne hakkı var? İsteyen o gün dansöz seyreder eğlenir, isteyen de camiye gider mevlit dinler. Kamu düzeni bozulmadığı sürece kimin ne yaptığına karışmaya belediyenin hakkı asla olamaz.

Demokrasi çoğunlukta olanın istediğini yapacağı değil, azınlıkta olanın haklarının korunduğu bir rejimdir.

Sincan’da belediye seçimini kaybettiği için yılbaşını kutlama hakları bile ellerinden alınan İnsanların ızdırabı öyle görünüyor ki kimsenin umurunda değil.

Sincan’da olanlar, gelecekte Refah’ın tek başına iktidar olacağı Türkiye için bir örnek mi?

Her fırsatta “ortağımız ile ayrı gayrımız yok” diyen Tansu Çiller acaba bu konuda ne düşünüyor?
Türban giydiği için itilip kakılan insanların haklarını savunan İslamcı basın Sincan’da olanlara neden sessiz?

Yoksa onlar da demokrasiyi ileride kurulacak İran ya da Suud benzeri şeriat düzeninin zeminini hazırlamak için bir araç olarak mı görüyorlar?

Demokrasimizin geleceğini korumak; istiyorsak, Refah Partisi’ni bu tür çağ-dışı özlemlerine hep birlikte sesimizi yükseltmek zorundayız.