RADİKAL

Bu hac makbul olur mu?

Ş u anda Türkiye’yi yönetmekte olan siyasi kadronun, politik gösteri uğruna gerektiğinde en kutsal değerlerle bile oynamaya müsait bir tıynette olduğunun son örneklerini hac sayesinde görüyoruz.

Sanıyorum, Türk tarihinin hiç bir döneminde hac olayı, bugün olduğu kadar siyasi propagandanın bir aracı haline getirilmemişti.

Kundaktaki bebeklerin bile hacca götürüldüğüne, devlet kesesinden tutulan uçaklarla hac yolculuklarına çıkıldığına daha önce hiç tanık olmamıştık.

Haccın bir siyasi şova dönüştürülmesi daha havaalanlarında başladı. Milletvekilleri medyanın gözleri önünde ihrama girdiler. Televizyon kameralarına ayaklarında şıpıdık terliklerle poz verdiler.

Amacın siyasi şov olduğu o kadar belliydi ki içlerinden bir tanesi ayağına iki ayrı terlik giydiğini bile fark edemeyecek kadar kendisini kaptırmıştı.

İlk bakışta milletvekillerinin havaalanında ihrama girmelerinde yadırganacak bir durum yok gibi görünüyor. Haccın ‘rükünlerinden’ birisinin ihrama girmek olduğunu elbette biz de biliyoruz. Hacda Vacip’ olan Mekke’ye gelmeden önce Mikat olarak adlandırılan yerin ötesine ihramsız geçmemektir.

Bugüne kadar bizde genel kabul gören uygulama, hacı adaylarının ihrama yola çıktıktan sonra girmeleriydi. Yolculuk havayoluyla gerçekleştiğine göre hacı adayı milletvekilleri ihrama uçakta girebilirlerdi. Ama onlar böyle yapmadılar. İhram içindeki görüntülerinin dini bütün seçmen üzerinde uyandıracağı etkiyi hesapladılar. Herkesin saygı göstermesi gereken kutsal bir görevi günlük politikanın ucuz hesaplarına alet ettiler.

Daha ileri gidip havaalanında ihrama girdikten sonra saçlarını kesenler bile oldu. Saç kesmek de haccın vecibelerinden birisi. Ama bir zamanı var. Hac ibadeti sırasında ziyaret tavafından sonra saçı tümden keserek ya da kısaltarak ihramdan çıkılıyor. Şeytan taşlama ile tıraş arasında da kurban kesiliyor. Peki havaalanında tıraş olmak da neyin nesi oluyor?

Bir de kundaktaki bebeklerin bile hacca götürülmeleri var. Kuran-ı Kerim bedensel ve mali gücü yerinde kadın ve erkeklerin hayatlarında en az bir kere hac yapmalarını farz kılıyor. Ancak, hac görevlerinin bir Müslümanın üzerine farz olabilmesi için ayrıca kişinin erginlik yaşına girmiş, ruh sağlığı yerinde ve özgür olması gerekiyor.

Dokuz yaşındaki ya da kundaktaki çocukların ‘ergin’ ve ‘özgür’ olduklarını söylemek mümkün mü? Bu o çocuklara eziyet değil mi? Müslüman bir kişi, dini bir görevi yerine getirmek için başkalarına eziyet edebilir mi?

Bu soruların cevaplarının elbette bana değil, hesap günü Tanrı’ya verilmesi gerekiyor. Tabii Tanrı’nın karşısına çıkacak yüzünüz