Hakkı Devrim dünkü köşesinde Medeni Yasa ve Ceza Yasası’nda yapılması düşünülen değişiklikler ile ilgili tasarıların basının gündeminde yeteri kadar yer almamasından yakınıyordu. Eminim ki yazdıklarımı okuyunca şikâyetini geri alacak ve genç gazetecilerden bu konulardan uzak durmalarını rica edecek.
Böyle düşünmemin nedeni vergi yasalarında yapılacak değişiklikler ile ilgili olarak Türkiye’nin büyük gazetelerinde ve saygın köşe yazarlarının sütunlarında çıkan haberler ve yorumlar.
Bugüne kadar basın, devletin vergi politikalarının ücretliyi ezmesini, ‘rantiye’ diye aşağılanan kesimi korumasını eleştiriyordu. Son günlerde hâkim olan hava ise “faize vergi”nin eleştirilmesi. İnsan düşünmeden edemiyor: Meğerse faizde parası olan ne kadar çok gazeteci varmış!
Vergi konusundaki kafa karışıklığının en önemlisi repo ve faiz gelirlerinin vergilendirilmesi ile şu anda Meclis komisyonundaki tasarının karıştırılması olarak kendini gösteriyor. Hayır, böyle bir şey yok. Repo ve faiz gelirlerine vergi 1993 yılında çıkan bir yasa ile konuldu ve 1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğe girmesi gereken yasanın uygulanması Tansu Çiller iktidarında bir yıl ertelendi. Şu anda bu erteleme nedeniyle 1997 yılına ait repo ve faiz gelirlerinin beyan edilmesi ve vergisinin ilk taksitlerinin ödenmesi gerekiyor.
Dün ‘Türkiye’nin en büyük gazetesinde’ genç bir köşe yazarı repo ve faiz gelirleriyle ilgili olarak iki ayrı yazı yazdı. Yazıların ana fikrini ‘faiz lobisi’nin yaydığı bir demagoji oluşturuyordu.
İddiaya göre faizden vergi alınması öncelikle üç kuruş emekli ikramiyesini faize yatırıp geçimlerini sağlamakta olanları vuracak, gerçek zenginler ise vergiden yine yırtacaklardı. İkincisi ise açık bir bilgisizliği gösteriyordu ve 4 milyar 651 milyon lira faiz geliri elde edenlerin 450 milyon lira vergi vereceğini iddia ediyordu.
Şimdi gerçekleri hatırlayalım: 1) 1997 yılında 4 milyar 629 milyon liranın altında faiz geliri elde eden Ayşe Teyzeler ve Hasan Amcalar beyanname vermeyecekler. Şu anda bankalarda 10 milyonun üzerinde mevduat hesabı var. Bunların ancak 150 bin kadarı bu tutarın üstünde faiz elde ediyor.
2) 4 milyar 629 milyon liranın üstünde gelir elde edip beyanname vermek zorunda olanlardan faiz geliri 14 milyar liraya kadar olanlar ek vergi ödemeyecekleri gibi daha önce kendilerinden yapılan stopajlar nedeniyle vergi iadesi alacaklar. Örneğin 4 milyar 630 milyon lira faiz elde edenler 105 milyon lira vergi iadesi alacaklar. 3) Sadece 14 milyar liranın üzerinde gelir elde edenler bunun vergisini ödeyecekler. Örneğin 15 milyar beyan edenler 12 milyon lira ek vergi ödeyecekler. Vergi verecek yükseklikteki hesabı olanların sayılarının 75 bin civarında olduğu tahmin ediliyor.
14 milyardan fazla yıllık faiz elde edenlerin (yani ayda yaklaşık 1 milyar 200 milyon liradan fazla kazananlar) vergi vermelerinde eleştirilecek ne var? Milli gelirin yüzde 12’sini alan, buna karşılık toplam vergilerin ancak yüzde beşini ödeyenlerden daha fazla vergi alma düşüncesinin neden ‘salaklık’ olarak nitelendiğini de doğrusu bir türlü anlayamıyorum.