Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Hükümet etmek, iktidar olmak

Seçimlerin ardından Bülent Ecevit başbakanlığındaki DSP-MHP-ANAP koalisyon hükümetinin kurulması ve bu hükümetin TBMM’de uzun yıllardır hiçbir hükümetin sahip olamadığı bir çoğunluğunun olması birçok kişinin umutlanmasına yol açmıştı.

Bir yandan Bülent Ecevit ve Devlet Bahçeli’nin çizdiği ‘ciddi devlet adamı portresi’, diğer yandan da hükümetin uzun yıllardır çözüm bekleyen sorunlar karşısında kesin tavır alacağını açıklaması bu ümidi besleyen en önemli faktörlerdi.
Ancak gelişen olaylar bizlere hükümet etmekle, iktidar olmayı başarabilmenin aynı şeyler olmadığını bir kez daha gösterdi.
Hükümet memur maaşlarına yapılacak zammın sınırlı tutulması dışında nedense hiçbir konuda yeterince kararlı davranamadı, istediklerini yapmakta güçlüklerle karşılaştı ve ‘hayati’ olduğunu ilan ettiği birçok çözüm konusunda gerilemek durumunda kaldı.
Sosyal güvenlik reformu ve uluslararası tahkimin kabulüyle ilgili Anayasa değişikliği konusundaki duraklama bunun örneğidir.
Hükümet, her iki konuda da yola kendi başına çıkmayı tercih etti ancak TBMM’den ve toplumdan gelen tepkilerle gerilemek zorunda kaldı.
Sosyal güvenlik reformunun ülke için ne kadar hayati olduğunu anlatmayı başaramadı. Konunun taraflarını bir araya getirip, yasayı oluşacak bir toplumsal anlaşmanın ardından gündeme almayı tercih etseydi, bugün tartışılan birçok konunun aslında ne kadar içi boş olduğu toplumun geniş kesimlerine anlatılabilir, bu destekle reform gerçekleştirilebilirdi.
Bu yapılmak yerine ‘biz hükümetiz, istediğimizi yapabiliriz’ yolu seçildiği için ülkenin geleceğini yakından ilgilendiren reform, başta bu reformu en çok istemesi gereken işçi kesimi de dahil olmak üzere toplumsal bir muhalefetle karşılaştı.
Aynı hata tahkim konusunda da işlendi. TBMM gündemine kadar gelen Tahkim Yasası, hükümet TBMM’deki gruplarla konuyu yeterince tartışıp bir ortak nokta aramaya gerek görmediği için kilitlendi. Şimdi taa başta yapılması gereken iş yapılıyor ve bu yapılmakta gecikildiği içindir ki Meclis içi uzlaşma arayışı, Erbakan’ın kurtarılması pazarlığına dönüşmüş bulunuyor.
Hiç kuşku yok ki Ecevit başbakanlığındaki koalisyon hükümeti, Türkiye’nin bugüne kadar yaşadığı koalisyon deneyleri içinde en iyi niyetlisi ve yürütülmeye en müsait olanı.
Hükümet, bu özelliğinden kaynaklanan TBMM’deki gücünü geniş kitlelerle paylaşmayı ve onların da desteklerini arkasına almayı başaramadığı için gerçek bir iktidar olamıyor.
Bu arada zaman hızla akıp gidiyor.