RADİKAL

Çiller'in başındaki kilim

Seçim yasası anket sonuçlarının yayımlanmasını yasaklıyor ama bu seçim döneminde de her siyasi partinin kampanyalarını bu anketlere göre yönlendirdiği bir gerçek.

Hatta bunun da ötesinde anket sonuçları liderlerin ruh durumları üzerinde de etkili oluyor.
Tansu Çiller’in ruh durumundaki aşırı dalgalanmaların en önemli sebebi de bu.
Dün birbirinden tamamen ayrı siyasi görüşleri savunan iki siyasi partinin liderinin aynı şekilde konuşması, bu tespitimizin siyasi çevrelerde de yapılmakta olduğunu ortaya koyuyor.
Hem Başbakan Bülent Ecevit, hem de FP lideri Recai Kutan dün Tansu Çiller’de başlayan hırçınlığın DYP’nin aşırı oy kaybından kaynaklandığını söylediler.
DYP’nin örneğin İstanbul’da ÖDP’nin bile altında kalacağının anlaşılmasından beri Çiller siyasetin bilinen manevralarını kullanarak durumunu kurtarmaya çalışıyor.
Bir yandan din ticareti yapıyor, öte yandan en büyük milliyetçi kendisinin olduğunu söylüyor. Hızını alamıyor, Türk ordusunun uzman er ve erbaşlık düzeninin kendisi tarafından kurulduğunu iddia edecek kadar kendisinin bile inanmayacağı propaganda unsurlarına sarılıyor. Kendisine engel olarak gördüğü herkesi siyasi tartışmanın içine çekmeye ve böylece dağılmakta olan tabanını toparlamaya çalışıyor.
Bütün bunların boş bir çabadan ibaret olduğunu 19 Nisan sabahı göreceğiz.
Bunun bir tek sebebi var: Çiller artık kimseyi inandıramıyor..
Geçmişte söylediği yalanlar yakasına yapışıyor ve bunun ağırlığı Çiller’i dibe doğru sürüklüyor.
Dün atv haberlerinde yayımlanan bir film bir siyasetçinin ağzından çıkan sözü kulağının duyması gerektiğinin ve söylenen bir yalanın nasıl dönüp dolaşıp söyleyeni vuracağının tipik bir örneği.
O günü çok iyi hatırlıyorum. Tansu Çiller 1995 seçim kampanyası sırasında Ali Kırca’ya Amerika’daki malvarlığını satıp elde edeceği parayı Şehit Anaları Vakfı’na bağışlayacağını söylemişti.
Bir siyasetçinin halkın duygularını böylesine istismar edemeyeceğini düşündüğüm için ertesi gün bu haberi Posta Gazetesi’nin manşetinden yayımlamıştım.
Aradan dört yıl geçti. Amerika’daki mallar yerinde duruyor. Çiller’in kendi ifadesiyle ‘çocuklarının yarınlarını güvence altına alan bu mallar’ satılmadı ve verilen söz tutulmadı.
Şimdi bu yalan dönüp dolaşıp Çiller’in başına sarılıyor.
Rahmetli anneannemin böyle durumlar için söylediği çok güzel bir söz vardı: “Dilim, dilim… Başıma giydirir kilim” derdi.
Çiller’in bugünkü durumunu ne güzel açıklıyor.
Siyasi propagandayı halka arkası arkasına yalan söylemek olarak algılayan tüm siyasetçilerin Çiller örneğinden çıkaracakları çok ders var.