Sonunda bugünleri de görmek varmış. Benim kuşağımı acılara boğan dönemin iki lideri Zincirbozan’da başlayan zoraki dostluklarını dün Çankaya’daki tarihi bir görüşme ile yepyeni bir düzleme taşıdılar.
Bir gün önce Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in görev süresinin bir yıl daha uzatılmasını öneren Bülent Ecevit, Cumhurbaşkanı tarafından yeni hükümeti kurmakla görevlendirildi.
Cumhurbaşkanı Demirel hükümetin gensoru ile düşürülmesinin ardından yaptığı görüşmelerden sonra ‘Bu kumaştan elbise çıkmaz’ demişti. Dün yaptığı görevlendirme ile ‘terzilik’ işini şimdi Bülent Ecevit’e devretmiş bulunuyor.
Bu görevlendirmenin Cumhurbaşkanı’nın ‘neyin olacağını görmek için neyin olamayacağını görmek’ şeklinde ifade ettiği eski düsturunun ‘hayata geçirilmesi’ olup olmadığını da önümüzdeki günlerde hep birlikte göreceğiz.
Dün görevlendirme öncesinde ve sonrasında yapılan açıklamalar Bülent Ecevit’in işinin hiç de kolay olmadığını gösteriyor.
CHP’nin tavrı daha hükümet düşürülmeden önce netleşmişti: Tarafsız bir başbakan yönetiminde geniş tabanlı bir uzlaşma hükümeti kurmak. CHP’nin başbakan adayları da belliydi: Hikmet Çetin, Kaya Erdem, Sümer Oral.. Bu nedenle Ecevit’in hükümetinde CHP desteğinin olmayacağını şimdiden söyleyebiliriz.
Aynı şekilde Fazilet Partisi de dün Ecevit’in kuracağı bir hükümete destek olmayacağını, görevin Recai Kutan’ın hakkı olduğunu açıkladı.
Ecevit’in kuracağı hükümetteki ortaklardan birisinin ANAP olacağını tahmin etmek zor değil. Zaten Mesut Yılmaz da yeni hükümetin kuruluşunu zorlaştırmayacaklarını söylüyordu. Şimdi kendisi hükümete girmese bile partisinin ortak olduğu bir iktidar biçimi ile seçimlere gitmeyi avantajlı görebilir.
ANAP ile DSP ortaklığının Meclis’te DTP’den ve bir kısım bağımsız milletvekilinden de en azından pasif destek alması mümkün.
Bu tabloda hükümet kilidini çözecek anahtar Tansu Çiller ve DYP’nin eline geçmiş bulunuyor. Çiller de dün Ecevit’in görevlendirilmesine bile karşı olduğunu açıkladı.
Ancak, Türk siyasetini yakından izleyenler için dün söylenen şeylerin bugün unutulması çok rastlanmayan bir şey değil. Çiller, Ecevit’in kendisine getireceği teklifi, Refah ile kurduğu koalisyondan sonra dışına itildiği ‘sistem’ ile bir barışma fırsatı olarak görecek mi? Hükümet düğümünün çözülmesi şimdilik bu soruya DYP’nin vereceği cevap ile ilişkili.
DYP ‘sisteme yeniden dönmenin’ kendisine kazandıracakları ile, 28 Şubat sürecinde kullandığı söylemde ısrar etmenin kendisine kazandıracakları arasında bir muhasebe yapacak.
Dünkü gelişmelerden sonra Cumhurbaşkanı en azından bir süre için elindeki topu başkasına atmış bulunuyor. O kurtuldu ama talihsiz Türk halkı şimdi de ‘o lider buna dedi ki, bu lider ona buyurdu ki’ şeklinde biteviye sürüp gidecek bir ‘politika geyiği’ne katlanmak zorunda kalacak.