RADİKAL

Deprem maliyesinde şeffaflık

Bundan bir süre önce (17 Haziran 1999’da) yine bu köşede Hınıs deprem evlerinin ’33 yıl sonra’ ihtiyaç sahiplerine dağıtıldığına ilişkin bir yazı yazmıştım.

240 konuttan oluşan ‘afet evleri’ depremden 33 yıl sonra bitirilebildiği ve bu arada ‘büyük bölümü yaşlanıp öldüğü’nden, depremzedeler için yapılan evler hak sahiplerinin torunlarına verilmişti.
Marmara depreminden sonra aralarında benim de bulunduğum birçok yazar kamu yönetimimizdeki bu geleneksel beceriksizliğin bir kez daha yaşanmaması için çeşitli önerilerde bulunduk.
Bunlardan benim en önemli gördüğüm konu deprem bölgesi için özel bir yönetim anlayışının benimsenmesi gerektiğidir. Bu işi de devletimizin bilinen yöntemleriyle yapmaya kalkışırsak, hem kaynakların heba olmasından, hem de deprem mağdurlarının zararlarının çok uzun yıllar karşılanamayacağından endişe ediyorum.
Ancak hükümet ısrarla bölge için özel bir yönetim biçimi düşünmediğini söylüyor. Merkezin yetkilerini paylaşmaya yanaşmıyor, şeffaflık konusunda yeterli bir teminat veremiyor.
Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakfı’nın (TESEV), Avrupa Komisyonu’nun katkısıyla yürüttüğü ‘Devlet Reformu Projesi’ bu konuda hepimize ışık tutacak yönler içeriyor.
Projenin ‘kamu maliyesinde saydamlık’ başlığını taşıyan bölümü, ülkemizin önde gelen bilim adamlarının katkılarıyla oluşturuldu. İsimlerini burada tek tek saymama gerek yok. İstenildiğinde bu beyinlerin tümünün hiçbir karşılık beklemeden özveri ile çalışarak, deprem bölgesi için özel bir ‘mali saydamlık’ projesini çok kısa sürede uygulanmaya hazır hale getireceklerine eminim.
‘Kamu maliyesinde saydamlık konferansı’nın sonuçlarının bir bölümünü burada aktarırsam, ne demek istediğim daha açık anlaşılacaktır.
Saydamlık devletin hedeflerini (burada depremden doğan zararın telafisi) ve bu hedefe ulaşmak için hayata geçirdiği politikaları ve bu politikaların sonuçlarını izlemek için gerekli olan bilgiyi düzenli, anlaşılabilir, tutarlı ve güvenilir bir şekilde raporlamasıdır. İki hedefi vardır: Devleti yönetenlerin millete hesap vermesini sağlamak ve kıt kaynakların israfını önlemek.
Deprem bölgesi için yapılacak işler aşağı yukarı belli. Yeni konutlar yapılacak, işyerleri, okullar, camiler onarılacak ya da yeniden yapılacak, sağlık hizmetleri düzene sokulacak, yaşam deprem öncesindeki normal akışına döndürülecek. Bunun için gerekli kaynaklar da ulusal ve uluslararası yardımlar ve kamu bütçesinden sağlanacak.
Hükümet, şimdi bunları nasıl yapacağını, hangi program çerçevesinde tamamlayacağını, bunun gerekçelerini ve mali hedeflerini açıklamalıdır.
Bununla ilgili olarak uygulama sonuçları ve hedeflerden bir sapma olup olmadığı düzenli olarak raporlanmalı, kamuoyu bilgilendirilmelidir.
Basının projenin her aşamasındaki bilgilere ulaşması kolaylaştırılmalı, bölge halkının ve sivil toplum kuruluşlarının projenin yürütülmesi ile ilgili olarak düşüncelerini yetkililere ulaştırabilmelerinin önü açılmalıdır.
Hükümet bir bakıma iktidarını halkla paylaşmalı ve merkezci ‘ben yaptım, oldu’ zihniyetini hiç olmazsa bu proje için terk etmelidir.