RADİKAL

Deprem yardımları nasıl değerlendirilmeli?

 Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Recep Önal’ın, IMF’den gelen deprem yardımının memur maaşlarının ödenmesinde kullanıldığına yönelik sözleri, deprem yardımlarının doğru kullanılmadığı konusunda zaten çok hassas olan kamuoyunun tepkisine yol açtı.

Mahfi Eğilmez, Radikal’deki köşesinde bugün yayımlanan yazısında konuyla ilgili olarak yanlış bilinenleri düzeltiyor. Bu yazıyı okuyunca ekonomi idaresine hâkim olan (hadi cehalet demeyelim) kafa karışıklığının artık ‘tehlikeli’ boyutlara ulaştığını daha iyi görüyoruz.
Hatırlayacağınız gibi hükümet deprem yardımlarının bütçeye gelir yazılmasını karar altına almıştı. Deprem ile ilgili olarak alınacak borçlar da ‘proje kredisi’ olarak değerlendirilecek ve öteki borçların aksine bütçeye gelir olarak yazılacak. Harcamalar yapıldıkça bunlar da bütçenin gider kalemine yazılacak ve hesap kapatılacak. Başbakanlık Teftiş Kurulu ve Bankalar Yeminli Murakıpları’ndan olşan bir komisyon, deprem yardımlarının ve borçların nasıl harcandığını denetleyecek ve üçer aylık raporlar halinde kamuoyunun bilgisine sunacaktı. Hükümet IMF’den aldığı ‘krediyi’ de bu çerçeve içinde bütçeye gelir yazmak konusunda IMF ile anlaşmış bulunuyor.
Bütçenin ‘gelir’ kalemleri arasında yer alan bir paranın, bütçenin hangi giderinin karşılanması için kullanıldığını bilmek aslında mümkün de değil. Hatta bütçe gelirlerinin kaynağı ne olursa olsun örneğin memur maaş harcamalarını karşılamak için kullanılmasında da yadırganacak bir durum yok. Hükümet bu bakımdan gerçekten samimiyse yapılması gereken iş daha farklı olmalıydı.
Depremin ilk gününden beri toplanacak iç ve dış yardımların yerinde kullanılacağından emin olmak istiyoruz. Deprem ile ilgili yardımların ayrı bir fonda toplanmasını, bu fonun idaresinin içlerinde ‘siviller de olan’ gerçek uzmanlar tarafından yürütülmesini, fonların böylece daha iyi değerlendirilmesini ve şeffaf bir deprem maliyesi sistemi oluşturulmasını savunuyoruz.
Şimdi ortaya çıkıyor ki en sorumlu bakan bile bunları izleyemiyor ve bizim en başta yaptığımız eleştirinin doğruluğunu ortaya koyuyor.
Radikal gazetesi manşetlerinde ‘hükümete neden güvenelim’ diye sorarken işte bunları kastediyordu. Yoksa hükümetin bu paraları cebine atacağını düşündüğünden değil…
Bütün bu kafa karışıklığına da yol açan uygulamayı düzeltmek için daha hâlâ çok geç kalınmış sayılmaz. Deprem ile ilgili olarak yapılan tüm yardımları ve alınacak tüm borçları ayrı bir fonda toplamak ve bu fonu piyasa koşullarında değerlendirip ilgili yerlere harcamak diye özetleyebileceğimiz uygulama, zannedildiği gibi hükümetin otoritesini de sarsmaz. Tam tersine kamuoyunun bu paraların doğru yere harcanacağına olan inancını pekiştirir, yardımların gönül rahatlığıyla yapılmasını sağlar, kıt kaynakların daha iyi değerlendirilmesine olanak verir.
Depremin üzerinden iki ay geçtikten sonra hâlâ bu konuları tartışıyor olmamız da aslında utanç duymamız gereken bir şeydir. Adapazarı’nda, Gölcük’te, Yalova’da, Değirmendere’de, İzmit’te ve daha birçok irili ufaklı yerleşim biriminde insanlar sonbahar rüzgârını taa ciğerlerinde hissederlerken, tartışmaktan çok iş yapmaya ihtiyacımız var diye düşünüyorum.
Son depremzede de başını sokabileceği medeni koşullara sahip bir barınağa kavuşmadıkça, hükümetin uygulamaları ve açıklamaları kamuoyunda fırtınalar koparmaya devam edecek.