Trabzon maçının ardından
Trabzonspor karşısındaki Fenerbahçe’ye yönelik eleştirileri okudukça gözlerime inanmakta güçlük çekiyorum. Beş günlük bir teknik direktör ile sahaya çıkan Fenerbahçe’yi eleştirmek ne kadar doğru?
Trabzon’un Fenerbahçe karşısında hakem sahneye çıkana kadar pozisyonu bile yoktu. Oyun büyük ölçüde Trabzonspor yarı sahasında “tek kale” oynandı. Fenerbahçe bu dönemde gol atmayı başaramamış ve az pozisyon bulmuşsa bunun sorumlusu da Zeman değil. Oulare’yi, Preko’yu, Johnson’u, Zeman transfer etmedi. Boliç’i satılmaktan Zeman kurtarmadı. Bunu transferleri yapıp kaçan “şeytana” sormak gerekiyor.
Hakeme gelince… Bütün hafta nasıl bir baskı altında kaldığını görmüştük. Ve doğrusunu isterseniz bu baskının sonucunda Fenerbahçe’yi yakacağından adım gibi emindim. Nitekim öyle oldu. Alpay’a gösterdiği ilk sarı kart, sarı kartlık bir hareket değildi, kırmızı karta yol açan pozisyonda Alpay’ın hareketi bile yoktu. Ama Ulusoy’un hakem mafyasının bu seçimi boşuna yapmadığını göstermek için Alpay ile Ogün’ü oyundan attı. Bütün maç boyunca tribünlerden yağmur gibi yağan yabancı maddeler için kılını dahi kıpırdatmadı. Kornet atan Fenerbahçeli oyuncuların elleriyle kafalarını koruyarak korner atmalarını bekledi. Maçtan sonra yaptıklarından biraz olsun utanç duydu mu doğrusu hiç merak etmiyorum. Fenerbahçe düşmanlığını meslek haline getirenler ellerini kollarını sallayarak serbestçe ortada gezebildikleri sürece bu gibi hareketlerle daha çok karşılaşacağız.
Maçtan sonra çıkan olayların tek sorumlusu var: Trabzon Emniyet Müdürlüğü.. Dışarıdan atılan taşlar altında kalan üç-beşyüz kişilik Fenerbahçe taraftarı ne yapacaktı, sahaya inmekten başka çareleri var mıydı? İşini bilen bir emniyet müdürü önce dışarıdan atılan yabancı maddeleri engeller ve tribündekilerin can güvenliğini sağlardı. Böyle yapmak yerine copları çekip Fenerbahçeliler’i insafsızca dövmek belki onlara yaşadıkları kentte sempati sağlar ama böyle polis olunmaz. Polisin görevi vatandaşlar arasında ayrım gözetmeden güvenlik sağlamaktır, takım amigosu gibi davranmak değil. Bakalım Saadettin Tantan kendi mesleğine böylesine ihanet edenleri Trabzon’da görevde tutmaya devam edecek mi?