Enflasyondan şikâyet etmek geleneksel Türk sporlarından birisi oldu. Enflasyonu eski çağlardan kalma, ağzından alevler saçan bir canavar olarak resmetmek de sanıyorum sadece Türk mizahında rastlanan bir durum.
Başka birçok konuda olduğu gibi enflasyonla mücadelede de samimi değiliz.
Dün Başbakan Yardımcısı Hikmet Uluğbay’ın IMF ile yapılan görüşmeleri anlattığı basın toplantasını izlerken bunları düşündüm.
Hükümet açıkça söylenmese bile IMF’ye süresi iki yıla varan bir istikrar programı uygulama sözünü verdi.
Bu program uygulanabilirse enflasyon 2000’nin sonunda yüzde 25’e, 2001’in sonunda da yüzde 10’a indirilecek.
Söylerken kulağa ne kadar hoş geliyor. Yani hükümet bazı kanunlar çıkaracak, bazı uygulamalardan vazgeçecek ve hepimizin ‘can düşmanı’ enflasyon tepe takla düşüp, ağzından alev saçan canavarken uslu kedi yavrusuna dönüşecek!
Buna sadece bizim gibi ‘kuşkucu’ Türkler değil IMF de inanmıyor olmalı ki aslında bir tür ‘niyet mektubu’ sayılması gereken vaatlerin uygulanmasını görmek istediğini söylüyor. Haksız da değiller.
Türkiye yüksek enflasyonla yaşamaya o kadar alıştı ki hiçbirimiz (enflasyondan en çok zarar gören dar ve sabit gelirliler bile) böylesine sıkı bir enflasyonla mücadele programına hazır değiliz.
Böyle bir programın uygulanabilmesinin koşulları belli: Toplumun her kesimi devletten almaya alıştığı ‘avanta’dan vazgeçmek zorunda.
Yani devlet kazanılan her kuruşun vergisini alacak, tarımsal destekleme politikalarından vazgeçecek, kamu işçilerine ve memuruna bu hedefe göre zam verecek, kamu bankaları toplumun çeşitli kesimlerine ulufe dağıtmak için gizli finansman kaynakları olarak kullanılamayacak, sosyal güvenlik kuruluşlarının açıkları kapatılmayacak. Birçok işyeri kapanacak, kapanmayanlar küçülmek zorunda kalacak ve işsizlik büyüyecek.
Ve bütün bunları kendi içinde emeklilik yaşı konusunda bile anlaşmaya varamamış, popülizme kaymaya ideolojik olarak her an hazır partilerin koalisyon hükümeti başaracak!
Bunun Türkiye gibi uzun süre yüksek enflasyon ve büyümeyle yaşamaya alışmış bir ülke açısından gerçekçi olmadığını düşünüyorum. Gerçekçi olmayan politikaların enflasyonla mücadelenin sıkıntılarını daha da uzatacağına, toplumda enflasyonun düşeceğine olan inancı daha da sarsacağına inanıyorum.
Enflasyonla mücadele programlarındaki kararlılığa geniş bir kesim inanmadığı içindir ki toplumsal fedakârlık gösterilemiyor, her kesim kendi çıkarını korumak için direnişe geçiyor.
İşadamları vergilerinin düşürülmesini, işçiler ve memurlar maaşlarının artmasını ve daha erken emekli olmayı, köylüler kimseye satamayacakları ürünlerinin devlet tarafından daha pahalıya alınmasını istemeye devam edecekler. Her an seçime gidecekmiş gibi yaşayan hükümet ortakları da bu isteklere kulaklarını kapatıp, istikrar programı uygulayacaklar!
Doğrusunu isterseniz sadece IMF’ye değil, bana da hiç inandırıcı gelmiyor.
