Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Facia geliyorum diyor, duyan var mı?

Bir okuyucu mektubu aldım. Buena Vista Social Club konserine adam başı 45 milyon lira vererek bilet almış bir okuyucu.

Anlattıkları gerçekten dehşet verici. Bu kentte bir belediye başkanı, bir itfaiye müdürü var mı diye insan düşünmeden edemiyor. Merdivenler için bile bilet satılan bir tiyatroya girenlerin yaşamlarının bu kadar hafife alınması beni ürpertiyor. Söz okuyucumun:
“Önceki gece İstanbul Caz Festivali başladı. Açılışı, son zamanların en ilgi gören grubu Buena Vista Social Club yaptı. Konserin biletleri haftalar önce satışa çıkarılmış, bir saat içinde tükenmişti. (37 dakika diye tam zaman verenler de var.) Bu, konserin ne denli kalabalık olacağının belirtisiydi ve gerekli önlemlerin alınması gerekirdi.
Sonunda beklenen gün geldi çattı. Akşamüstü saatlerinden itibaren Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nun önü doldu. Bileti olanlar rahattı, olmayanlar bulmak için çaba gösterdi. Ama ilerleyen saatlerde görüldü ki, ‘bilet almış olmak’ önemli değildi. ‘Biletim var, rahatça girer, yerimi bulurum’ diye düşünenler yanıldıklarını kısa sürede ve acılı bir şekilde anladı. İtiş kakış arasında kapıyı bulmaya çalışanlar, önce ‘sizi ön tarafa ulaştıralım mı’ diyen adamlarla karşılaştı. Bu kişiler, bileti olanları, 2 milyon lira karşılığında kalabalığı yara yara kapıya kadar götürüyordu. Bu teklifi duyunca şaşkınlığa kapılıyorsunuz belki ama, başka çare kalmadığını görmek için bir iki saniye yetiyor.
Sonunda bariyerlere ulaştınız, ancak kapıdaki ‘kibar’ korumalar ‘bekle’ deyip omuz atınca başka bir çareniz kalmıyor. Diyelim içeri girdiniz, tabii bu arada 30 ila 45 dakika bir zaman harcamışsınız ve siz dışarıda ‘savaş verirken’ konser başlamış. Nerede oturacağınızı biliyorsanız, şanslı sayılırsınız. Sanırım ben şanslıydım!
Sahnenin önüne konulan 100 kadar sandalyeyle birlikte oturarak 4 bin kişi alan tiyatroya, yaklaşık 6 bin kişi girdiği için herhangi bir yere ulaşmak imkânsız. Turuncu tişörtleriyle her yerden gözüken yer göstericilerden birinden yerimi göstermesini rica ediyorum. Cevap geliyor: “Valla herkes oturdu, gördüğünüz gibi boş yer yok.” “Ama numaralı biletim var” diyorum. “Fark etmez” cevabını alıyorum.
45 milyon lira vereceksiniz ve organizasyon kötü diye yerine oturamayacaksınız… Anlaşabilir ve ‘kabul edilebilir’ bir şey değil. Üstelik bu kadar övünülen bir organizasyonda çalışan bir görevliden böyle cevaplar almak da… Azimle merdivenlere yöneliyorum, yerimi aşağı yukarı tahmin edebiliyorum. Bu kez de merdivenlerde oturanların homurdanmaları başlıyor. Sanki koltukların üzerine basa basa gidiyormuşum gibi. ‘Merdiven’ bileti almışlar, yani merdivende oturmak için para ödemişler ve sanırım homurdanmakta haklılar.
İnsan düşünmeden edemiyor… Küçük bir kıvılcım, bir sarsıntı ya da bir ses bombası… Böyle bir panikte burası nasıl tahliye edilir, kaç kişi canından olur?
Tabii dahası da var, haftalardır beklediğiniz ama yerinize oturduğunuz ana kadar kâbus yaşatan bir konserden ne kadar zevk alırsınız?”