Alman televizyonlarında Türk bayrağının üzerindeki eroin şırıngasını görünce hepimiz haklı olarak öfkelenmiştik. Dün Almanya’da yayımlanan bir mahkeme kararı, ulus olarak öfke duymakta ne kadar haklı olduğumuzu bir kez daha ortaya koydu.
Frankfurt Eyalet Mahkemesi’nin, Tansu Çiller’in uyuşturucu kaçakçısı ailelerle kişisel bağlantıları olduğu yolundaki açıklamaları dün mahkeme kararlarına da geçti.
Bu kararı ırkçı ve haksız bir karar olarak niteliyorum.
Ne mahkemeye sunulan deliller ne de tanıkların ifadeleri Tansu Çiller’e ve dolayısıyla Türk hükümetlerine böyle bir suçlama yöneltilmesini haklı kılıyor.
Söz konusu olan kişi Türkiye’nin değil de örneğin Fransa’nın başbakan yardımcısı olsaydı böyle bir karar büyük bir ihtimalle verilmeyecekti.
Öte yandan mahkeme kararı ne kadar haksız ve hukuk dışı kaygılarla verilmiş olursa olsun ortada kapatılamayacak ve örtülemeyecek bir başka gerçek daha var.
Türkiye’nin bir zamanlar başbakanlığını yapmış, şu anda da başbakan yardımcılığı görevini yürütmekte olan kişinin bazı yasal olmayan resmi örgütlenmeler aracılığıyla, hadi daha açık söyleyeyim çeteler aracılığıyla politika yürüttüğüne ilişkin çok ciddi iddialar doğru dürüst araştırılamadı bile.
Bu çetenin gelir temin etmek maksadıyla uyuşturucu kaçakçılığına da bulaştığı bilinen bir gerçek. PKK ile mücadele bahanesi altında kurulan çetelerin zamanla kendilerine de çalıştıkları biliniyor.
Tansu Çiller ve Necmettin Erbakan bu konuların araştırılmasını engelleyerek dedikodunun çığ gibi büyümesine ve kendilerini de içine almasına sebep oldular.
Bizim açımızdan bir başka önemli acı gerçek bugün Avrupa’ya giden uyuşturucunun büyük bölümünün Türkiye üzerinden taşınıyor olması. Türkiye Cumhuriyeti hükümeti uyuşturucu ile mücadelede sağladığı mevzi başarıları hâlâ ticaretin tümüne yayabilmiş değil.
Kara para ile mücadele konusunda çıkarılan yasa, gerekli kurulların oluşturulmasında ağır davranıldığı için hâlâ uygulanamıyor.
Bütün bunlar Türkiye’yi Avrupa karşısında uyuşturucu kaçakçılığını ve kara para yıkayıcılığını himaye eden ülke görüntüsüne sokuyor.
Evet, Almanya’dan ve diğer bazı Avrupa ülkelerinden kaynaklanan özünde ırkçı yaklaşımlara karşı çıkmalıyız, ama uyuşturucu ticaretine ve kara paraya karşı gerekli olan her şeyi yaptığımızı acaba kendimize bile söyleyebiliyor muyuz?
