RADİKAL

İstanbulluların parası nereye gitti?

 Önceki hafta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’ndan ‘İstanbul’un Altın Yılları-94/98’ isimli dört ciltlik bir kitap aldım. Kitap, FP’li Recep Tayyip Erdoğan’ın görev süresi içinde yaptığı icraatları anlatıyor. Kuşe kâğıda basılmış, sert kapaklı, ikişer ciltlik saklama kutusu olan lüks bir kitap.

Seçim dönemlerinde devlet ve belediye imkânları kullanılarak hazırlanmış bu tür propaganda kitapları almaya alışkınım.
Her ne kadar seçim yasamız kamu kaynaklarının seçim propagandası için kullanılamayacağını yazsa da bunu takan yok. Siyasi parti ayrımı gözetmeden herkes elindeki imkânı kullanmaya ve kendi reklamının finansmanını kamu kaynaklarıyla yapmaya çok meraklı.
Gazetecilik mesleği insanı biraz kuşkucu yapıyor. Bu kuşkunun dürtüsüyle arkadaşlarıma bu kitabın kaça mal edildiğini (yani İstanbul halkına bu kitabın kaça mal olduğunu) öğrenmelerini söyledim.
Yaptıkları araştırmada kitabın 5 bin adet basıldığını, 110 milyar liraya mal olduğunu, ikisinin ortakları arasında aynı kişinin bulunduğu üç matbaanın katıldığı ihalenin bir tarikata yakınlığı ile bilinen matbaaya verilmiş olduğunu tespit ettiler. Bu haber Radikal’de yayımlandı.
Dedim ya gazetecilik bir kuşku mesleği. Arkadaşlarım ellerindeki kitabı hemen yanı başımızdaki Matbaacılar Sitesi’ndeki başka matbaalara da gösterip çeşitli fiyatlar aldılar. Bununla da yetinmediler ve gazetemizin işletme servisinin uzman personeline kitabı incelettiler. Kitabın ‘kârsız’ olarak kaça mal edilmiş olabileceğini araştırdılar. Bunun sonuçları da yine aynı haberin içinde yayımlandı.
Bizim yaptığımız maliyet hesapları kitabın maliyetinin ‘kârsız’ olarak 30 milyar lira civarında olacağını gösteriyordu. Kitabın içinde yer alan fotoğrafların çekimi, grafik tasarım ve yazılarının telif ücretleri de dikkate alınırsa bu rakam 40 milyar lirayı zor buluyor. Piyasa koşullarına göre çalışan matbaaların aynı iş için bize verdikleri fiyat 60 ile 70 milyar lira arasında değişiyor. Bu rakamların içine bu kriz dönemi için hatırı sayılacak bir miktarda ‘kâr’ da dahil.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Basın Bürosu ise Radikal’in bu haberinin yanlış olduğunu, ihale fiyatının ‘normal’ olduğunu, İstanbul halkının parasının boşa harcanmadığını ileri sürüyor.
Ben de şahsen İstanbul’da yaşayan bir vergi mükellefi olarak iddia ediyorum ki bu ihale şaibelidir. Paramız yasalara aykırı olarak seçim propagandası için kullanıldığı gibi, iş ederinden daha pahalıya yaptırılmıştır.
İşin geçek maliyetiyle belediyemize maliyeti arasındaki farkın rüşvet olarak çeşitli ceplere mi girdiği yoksa seçim döneminde ihtiyaç duyulacak basılı propaganda malzemelerine kaynak yaratmak amacıyla mı fiyatın şişirildiği konusunda elimde yeterli bir bilgi yok. Bunu da İçişleri Bakanlığı müfettişleri kolayca saptayabilirler.
Benim önerim şu: İstanbul Matbaacılar Odası ya da Ticaret ve Sanayi Odası’nın ilgili kurulları bir bilirkişi heyeti oluştursun ve söz konusu kitapları incelesinler. Önce kitapların gerçekte kaça mal edilebileceğini öğrenelim. Aradaki farkın kimin cebine gittiğini ya da FP’nin seçim çalışmalarında mı kullanılacağını sonra tartışalım.