Geçen gün gazetedeki arkadaşlarla birlikte bir öğlen yemeğinde Florya’daki kebapçılardan birine gittik. Gazetecilerin bir arada bulundukları masalardaki sohbet ister istemez yine meslekle ilgili oluyor.
Ve takdir edersiniz ki 25 yıldan sonra bu konular da beni hiç açmıyor. Onlar Türkiye’deki tüm gazetelerin ne kadar kötü yönetildiği konusunda derin bir sohbete dalınca ben de ister istemez yan masalardaki konuşmalara kulak kabarttım.
Hemen arkamızdaki masada evli olduğunu tahmin ettiğim bir orta yaşlı erkekle, bekâr olduğunu tahmin ettiğim genç sevgilisi yemek yiyordu. Adam yemek boyunca kızcağıza inanılması o kadar zor hikâyeler anlattı ve sözler verdi ki, duysanız hayretlere düşersiniz. Bir ara kendi kendime “Tamam” dedim, “kız şimdi önündeki ayran bardağını adamın kafasından aşağı geçirecek.” Fakat beklediğim olmadı. Kız adamın palavralarını doymaz bir iştahla dinlemeye devam etti, hatta bunları duyduğu için de mutlu oldu. “Nereden anladın” diye soracak olursanız hemen söyleyeyim: Sadece dinlemekle kalmadım, hafif yan dönüp çaktırmadan yüzlerindeki ifadeyi de izledim.
Bunun elbette çok ayıp bir davranış olduğunu biliyorum. Rahmetli anneannem de zaten ben çocukken bu huyumdun şikâyetçiydi. Kitap okuyor numarasıyla evde büyüklerin kendi aralarındaki konuşmalarını dinlememin çok ayıp olduğunu söyler dururdu. (O yıllarda televizyon yoktu, büyükler akşamları evde oturup sohbet ederek zaman geçirirlerdi.) Ama şimdi bir mazeretim var: Gazeteciyim. Gazetecilerin onun bunun konuşmasına kulak kabartması ayıp sayılmaz diye kendimi avutuyorum.
O günkü yemekten sonra tanıdığım ya da ayaküstü tanıştığım bütün kadınlara aynı soruyu sordum: Erkekler size ne yalanlar söylüyor? Bu yazı işte bu tespitlerimin bir derlemesi. Kadınların en çok inanmak istedikleri erkek yalanlarına buyurun:
* * *
“Karım ölsün, seni alacağım.” (Bunu söyleyen erkeğin Katolik olduğunu elbette tahmin etmiş olmalısınız. Öteki dinlerdeki erkekler, cümlenin ilk yarısını ‘karımı boşayınca’ diye söylüyorlar.)
“Ben aşkı seninle tanıdım.” (İlişki başlamış ama hâlâ erkek gerçek amacına varamamışsa.)
“Tanrım, inanamıyorum. Demek ki aşk böyle bir şeymiş.” (Yine aynı durum.)
“Beni ürkütüyorsun.” (Erkek kızı gözüne kestirmiş ama henüz olumlu yanıt alamamış. Kızı kışkırtmaya çalışıyor.)
“Ne kadar güzelsin, beni heyecanlandırıyorsun.” (Yine aynı durum.)
“Karım beni anlamıyor.” (Ama sen anlayabilirsin. Daha akıllısın, zekisin vs. Yine aynı durumda kullanılıyor.)
“Benim tek kötü alışkanlığım sensin.” (Maalesef yine aynı durum.)
“Kadın beni aklıyla etkilemeli.” (Tahmininiz doğru, aynı durum.)
“Bir kez daha doğsam yine seninle evlenirim.” (Erkek çapkınlık yaparken yakalanmış, karısını kandırmaya çalışıyor.)
“Tanrım, inanamıyorum.” (Aynı durum.)
“Düşündüğün gibi değil.” (Aynı durum.)
“Peki ben yalan mı söylüyorum?” (Aynı durum.)
“İşten bir arkadaşım.” (Aynı durum.)
“Seni kırmaktan korkuyorum.” (Adam amacına ulaşmış, kadından kurtulmak istiyor.)
“Ben sana layık değilim.” (Aynı durum.)
“Birbirimize hiç özen göstermiyoruz.” (Aynı durum.)
“Benim artık aşka inancım kalmadı.” (İki durumda da kullanılabilir: Kadından kurtulmak için ya da kadının şefkat duygularını kabartıp tavlamak için.)
* * *
Listeyi uzatmak mümkün. Ama herkesin foyası ortaya çıkmasın diye burada kesmek zorundayım. Ayrıca bütün erkek arkadaşlarımı kaybederek, tecrit edilmiş bir hayat yaşamaya da niyetim yok.