Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Neyin olamayacağını görmek

Bir anlamda Süleyman Demirel’in ‘mesleki’ geleceğini de belirleyecek olan Anayasa değişiklikleri ile ilgili oylama, Radikal’in iki gün önce tespit ettiği gibi ‘bıçak sırtında’ gerçekleşti.

Türkiye, Süleyman Demirel’in deyişiyle “Neyin olabileceğini görmek için neyin olamayacağını görmek” zorunda bırakıldı.
Bunun basiretli bir politik davranış olmadığı gün gibi ortada.
Süleyman Demirel 7 yıl için seçilmişti ve görev süresinin sonunda bir daha seçilemeyecekti.
TBMM’deki siyasi parti liderlerinin yapması gereken şey bu sürenin biteceğini bildiklerine göre işin en başında oturup bir ortak aday üzerinde uzlaşma sağlamak olmalıydı.
Bu yapılmadı. Bu yapılmadığı gibi en zor ve dolambaçlı olan yapılmaya çalışıldı. Anayasa’yı değiştirmek gibi başka birçok dengeleri de hesaba katmayı gerektiren zor bir yol seçildi.
Bu oylamadan çıkarılacak birçok sonuç var:
Başbakan Bülent Ecevit, gruplarına hâkim olamayan liderlerin gerçek lider sayılmayacağı anlamına gelen sözlerini acaba şimdi hatırlayacak mı? Böylesine önem verdiği bir oylamada DSP’den kaynaklanan fireleri kendisine ve kamuoyuna nasıl izah edecek?
Anayasa değişiklikleri için liderlerinin talimatıyla gidip tasarıya imza atan 410 milletvekili, aynı tasarıya Genel Kurul’da oy vermemiş olmalarını kendi vicdanlarına nasıl açıklayacaklar?
Bugünden başlayarak Türkiye hiç yoktan yaratılmış bir siyasi kriz yaşayacak.
Bu siyasi krizin hükümeti oluşturan koalisyonu dağıtmak gibi dramatik bir sonuç yaratacağını hiç sanmıyorum. Bir hükümet krizi yaratmanın siyasi sorumluluğunu kimsenin üzerine almak istemeyeceğini tahmin ediyorum. Ancak dün daha ilk oylamadan sonra birbirlerini suçlama yarışına giren koalisyon ortaklarının aralarındaki karşılıklı güven ilişkisinin de çok ciddi bir yara alacağına hiç kuşku yok.
Bütün bunların olabileceğini önceden göremeyen liderlerin basiretli politikacılar olduklarını söyleyebilir miyiz?
Bundan sonra beklenmesi gereken iki gelişme var. Birincisi Fazilet Partisi ile yeniden pazarlık masasına oturmak ve Anayasa değişikliği paketine FP’nin istediği düzenlemeleri de sokarak Süleyman Demirel’e ikinci kez seçime girme şansı yaratmak. İkincisi ise bundan tamamen vazgeçerek ortak bir cumhurbaşkanı arayışı içine girmek.
Ancak dün TBMM’de ortaya çıkan tablonun, Anayasa değişikliği gerçekleşse bile, Süleyman Demirel’in yeniden seçilme şansının çok az olduğunu gösterdiğini de akılda tutmak gerekecek.
Sonunda en başta düşünülmesi gereken yola girilecek ve ortak bir cumhurbaşkanı adayı üzerinde bir anlaşma sağlanacaktır diye düşünüyorum.
O zaman da koalisyon ortaklarının şunun hesabını vermeleri gerekecek: Neredeyse 4 aydır Türkiye neden Süleyman Demirel’in yeniden seçilme sorununa kilitlendi? Türkiye’nin kaybettiği zamanın bedelini kim ödeyecek?