Üç dört gün Türkiye gündeminden uzakta, Hindistan’daydım, bunu biliyorsunuz.
Hindistan telekomünikasyon olanakları açısından pek Batı’ya benzemiyor. Yazımı İstanbul’a göndermeyi başardığım için kendimi şanslı sayıp, günlük gelişmeleri izlemek için mücadele etmekten büyük ölçüde vazgeçmek zorunda kaldım.
Döndüğümde ilk işim İsmet Berkan’dan ayrıntılı bir ‘brifing’ almak oldu. Elbette birikmiş gazetelere de göz attım. Ama hâlâ kafamda aydınlatılmayı bekleyen bazı sorular var.
Bunların yanıtını bulduğumda ‘Hindistan gerçeği’nden sıyrılıp, ‘Türk gerçeğine’ adapte olabileceğimi düşünüyorum. Bir yanıtı olan varsa bana söylesin lütfen. İşte sorular:
– Anayasamız, TBMM’de Anayasa değişiklikleri ile ilgili olarak yapılacak oylamaların gizli olmasını öngörüyor. İsmet’ten ve gazetelerden öğrendiğime göre Anayasa ciddi biçimde ihlal edilmiş durumda. Herkesin elinde bir liste var ve bu liste hangi milletvekilinin hangi madde değişikliği teklifine ne yönde oy verdiğini içeriyor. Ya milletvekilleri gizli kalması gereken oylarını gelip grup başkanlarına ya da vekillerine açıklıyorlar, ya da ‘kapalı oy verme kabinlerinde’ gizli kamera var. Peki bu durumda milletvekillerinin serbest iradelerini kullanmalarını öngören Anayasa hükmü ne oluyor?
– Hükümet ortağı partilerin liderleri bir araya gelerek, değişiklikle ilgili teklif konusunda özellikle ANAP’tan kaynaklanan direnişin nasıl ortadan kaldırılabileceğini konuşuyorlar. Anayasa değişiklikleri ile ilgili olarak grup kararı almak Anayasamıza göre mümkün olmadığına göre bu toplantıdan ne bekleniyor? Her milletvekilinin başına bir polis mi dikilecek? Grup başkan vekilleri milletvekillerine ‘atmadığın oyu bana getir’ diyerek TBMM iradesini grup kararı baskısı altına mı alacaklar?
– Eğer Süleyman Demirel’in görev süresinin uzatılması kabul edilmezse Başbakan Ecevit’in istifaya kadar varabilecek bir tepki gösterebileceği iddia ediliyor. Yani Süleyman Demirel cumhurbaşkanı seçilmezse, Bülent Ecevit başbakanlıktan istifa mı edecek? Bunu seçmenine nasıl izah edecek? İktidara gelmesi için DSP’ye oy verenler, ‘ezeli rakipleri’ sayılabilecek sağcı bir politikacının seçilmesi için iktidardan vazgeçmeyi nasıl içlerine sindirecekler?
– MHP’nin başka partilerdeki ‘ülkücü kökenli’ milletvekillerini transfer edebileceği, böylece DSP ile MHP’nin ikili bir koalisyon kurabileceği ileri sürülüyor. Bu durumda başbakanlık daha çok milletvekiline sahip olacak olan MHP’ye mi geçecek? Bu olmayacaksa, daha az milletvekiline sahip olan DSP liderinin başbakan olmasını Devlet Bey kendi partisine nasıl anlatacak?
– Transfer yapılmayacak ve DYP’nin dışarıdan vereceği desteğe güvenilecekse bugün Mesut Yılmaz’ın tavırlarını içlerine sindiremeyenler, Tansu Çiller’i nasıl kontrol edebileceklerini düşünüyorlar?
– Mesut Yılmaz ortaklarına verdiği sözü tutmaz ve bir hükümet krizine yol açarsa üzerine yapışacak olan ‘Yeni Deniz Baykal’ etiketinden nasıl kurtulacak?
– Cumhurbaşkanı seçimi bir krize dönüşür ve seçim yapılamazsa, otomatik olarak TBMM’yi yenileme seçimi yapılacak. Bunu hangi milletvekili göze alabilecek? Kim yeniden seçilip seçilmeyeceği belli olmayan bir seçime girmeyi isteyecek? Yoksa sırf ‘seçim olmasın’ diye herhangi bir kişi mi cumhurbaşkanı olacak?
Daha çok soru var ama bana şimdilik bunların yanıtını bulmak yeterli olur diye düşünüyorum. Ne dersiniz, yanıtlanması çok zor sorular mı soruyorum?