Mesut Yılmaz hükümeti bundan bir ay önce TBMM’de gensoru ile düşürüldüğünde yeni hükümeti kurma işinin ‘bir bağımsız milletvekiline’ kalacağı belliydi.
CHP daha hükümet düşürülmeden önce ‘bir bağımsız başkanlığında geniş tabanlı hükümet’ öneriyordu. Gerek ANAP-DSP blokunun, gerek DYP-FP blokunun milletvekili sayıları güvenoyu için yeterli değildi. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ‘bu kumaştan elbise çıkmayacağı’nı görüyor ve bunu açıkça ifade ediyordu.
Bütün bunlara rağmen ‘neyin olmayacağını görmek için’ Türkiye tam bir ayını harcadı.
Bugün gelinen noktada TBMM’nin önünde artık iki seçenek var: Ya Yalım Erez’in kuracağı hükümet güvenoyu alacak ya da Cumhurbaşkanı Demirel, Anayasa’nın kendisine verdiği yetkiyi kullanarak TBMM’yi feshedip bir seçim hükümeti kuracak.
Şu anda TBMM’de mevcut seçim kanunları ile daha önce belirlenen seçim tarihinde seçimin yapılmasını isteyen bir blok var. Başını Fazilet ile DYP’nin çektiği bu blok, Meclis’te güvenoyu alabilecek bir hükümet kurulmasının; seçimleri birbirinden ayırıp, genel seçimin de ertelenmesi sonucunu doğuracak gelişmelere yol açmasından korkuyor.
Cumhurbaşkanı’nın daha önce sorup yanıtını aldığı soruları, Ecevit’in görevi iade etmesinden sonra bir kez daha sorması boşuna değil. Hatırlayacaksınız, Cumhurbaşkanı genel seçim ile yerel seçimin ayrılması ve yerel seçimlerin iki turlu olarak yapılması konusunda liderlerin ne düşündüğünü öğrenmek istiyordu.
Demirel’in son görevlendirmeyi yapmadan önce bu konuda bir girişimde daha bulunmasının da elbette bir anlamı var.
Erez’in kuracağı hükümet için sürdürülecek pazarlıklar sırasında bu konu da gündeme mutlaka gelecek.
’28 Şubat süreci’nin sistem dışına ittiği iki partinin; DYP ve FP’nin bildiğimiz nedenle dışında bu sebeple’de hükümet dışında kalacaklarını ve güvenoyu hesaplarında ‘karşı haneye’ yazılacaklarını şimdiden söyleyebiliriz.
Demirel’i kendi adaylarını görevlendirmeye zorlayan ve bunda da başarılı olan Yılmaz ve Ecevit’in partileri ise elbette Erez’e güvenoyu verecek.
Kolayca fikir değiştirebileceği bilinen DTP’nin dün Erez’e karşı olduğunu açıklamasından sonra düğümü çözmek yine CHP’ye kalıyor.
Görüntü CHP’nin 55. hükümetin düşürülmesi sırasında tarif ettiği duruma uymakla birlikte, Erez’in düşürülen hükümetin bir bakanı olması CHP’nin pazarlık şansını kuvvetlendiriyor. CHP’nin bazı avantajlar sağladıktan sonra hükümete güvenoyu vermesi kimseyi şaşırtmamalı.
Şimdi bir 15 gün daha Ankara’daki siyaset pişpiriğini izleyeceğiz. ‘Elimi taşın altına koydum’, ‘Sen elini taşın altına koymadın’ gibi yedi yaşındaki bir çocuk zekâsından beklenecek ‘anlamlı’ tartışmaları dinleyeceğiz.
Benim kişisel görüşüm Yalım Erez’in kuracağı hükümetin zor da olsa güvenoyu alacağı yönünde.
Önümüzdeki günlerin en önemli gündem maddesi ise ‘seçimlerin ayrılması’ ve ‘yerel seçimlerin iki turlu olarak yapılması’ olacak gibi görünüyor.