RADİKAL

Özel hayat klişeleri – 2

 Sinema sayfamızdaki Hollyvvood Klişeleri köşesinden ilham alarak başladığım ‘klişeler’e devam ediyorum. Sizlerden gelecek katkılarla listemizi uzatacağımı söylemiştim. Fakslarınız birikiyor. Biraz daha biriktirip önümüzdeki günlerde onları da yayımlayacağım. Artık söylemeye gerek yok, ama faks numaralarımızı sayfanın tepesinde yer alan künyede bulabilirsiniz. Eğer isminizin yayımlanmamasını istiyorsanız lütfen bunu da faksınızda belirtiniz.

‘Gelin kalktı, köyü yıktı’ sendromu
Üzerine yağ ve reçel sürülmüş kızarmış ekmek diliminin masaya ya da halının üzerine yağlı – reçelli kısmı alta gelecek şekilde düşmesi durumu. Bazen kolalı bembeyaz masa örtüsünün üzerine daha ilk serviste kırmızı şarap damlatmak şeklinde de ortaya çıkar ve misafirler gittikten sonra işitilecek azarla sona erer.

‘Külli tavilün ahmak’ kuralı
Sinema ya da tiyatroda salondaki en uzun boylu insanın hemen önünüzdeki koltuğa oturması olayı. Boyları uzun olduğu yetmiyormuş gibi bir de dik oturmaya çalışırlar. Ne yaparsanız yapın onlar hep gelip sizin önünüze otururlar ve sinema keyfinizi mahvederler.

‘Külli sagirün fitne’ kuralı
Sinemada hemen arkanızda oturan kısa boylu insanların film süresince ellerindeki patlamış mısırı avuçla ağızlarına atmaları olayı. Çıtırtıları yetmiyormuş gibi film süresince de birbirleriyle konuşup kıkırdaşarak sinema keyfinizi mahvederler.

‘Havada bulut yok, bu ne dumandır’ kuralı
Sinema ya da tiyatroda ara verildiğinde sigara içmek için ayağa kalkanların hep sıranın en ortasında oturuyor olmaları durumu. Bir kırk beş dakika daha sabredeceklerine ayağınıza basarak önce dışarı çıkarlar, beş dakika sonra tekrar ayağınıza basarak yerlerine dönerler. Ve asla özür dilemezler.

‘Telgrafın tellerine kuşlar mı konar’ kuralı
Aile büyükleri ve özellikle de annenizin arada bir sizi aramak yerine hep sizin onları aramanızı beklemeleri durumu. Böyle durumlarda baskın çıkmak için telefona alo derdemez hiç nefes almadan ‘niye aramıyorsunuz, sizi çok merak ettim’ demek gerekir.

‘Kervan yolda düzülür’ sendromu
Tatile giderken bavula gayet kolay sığdırdığınız giysilerinizin tatil dönüşü aynı bavula sığmamaları durumu. Kadınların asla giymeyecekleri giysileri (örneğin Brezilya’ya giderken yanına aldığı kuzu derisi paltosu) yanlarında taşımak istemeleri yüzünden tatil dönüşleri büyük aile dramları yaşanabilir.

‘Ne seninle ne de sensiz’ kuralı
Kadınların bir tatil sırasında yaşanan tüm olumsuzluklardan kocalarını sorumlu tutmaları olayı. Havanın beklenenden sıcak ya da soğuk olması, otel odasındaki masa lambasının şeklinin garip olması, uçağın rötar yapması gibi problemlerin baş sorumlusu hiç kuşku yok ki kocalardır. Çünkü onlar, birlikte gitmeye can atan bir sürü genç kız varken seyahate karılarını da götürerek bunu hak etmişlerdir!