Yargıtay Başsavcısı’nın Refah Partisi’nin kapatılması istemiyle açtığı dava toplumun bir kesiminde anlamakta zorlandığım bir sevince neden oldu.
Refah Partisi’nin kapatılarak da olsa siyaset sahnesinden uzaklaştırılması ve bu arada yenilenecek seçimler sonucunda Refah’ın Meclis’te birinci parti olma özelliğini kaybetmesi olasılığı bu sevincin nedeni.
Böylece bir askeri darbeye gerek kalmadan Refah’ın siyasetten silinmesinin mümkün olabileceği düşünülüyor.
Acaba bu mümkün mü? Refah Partisi’ni, kapatarak ya da bir askeri müdahalenin olağanüstü şartlarından yararlanarak yok etme imkânı var mı?
Bu işin pek de öyle kâğıt üzerinde göründüğü kadar kolay olmadığını düşünüyorum.
Refah Partisi’ni kapatmak (hangi yolla olursa olsun, ister bir askeri müdahale, ister Anayasa Mahkemesi kanalıyla) Refah Partisi’ne oy veren ve seçmenin neredeyse beşte birine tekabül eden bir kesimi ortadan kaldırmaya yetecek mi?
Türkiye’nin en etkin ve en faal örgütlenmesine sahip bir partinin bir günde yok oluvereceğini düşünmek için çok saf olmak gerek.
Refah’ı bugüne getiren ve koalisyonun büyük ortağı olmasını sağlayan şey, partinin bu fiziksel özelliklerinin yanı sıra son derece sağlam bir ideolojik temele oturuyor olması.
Bin yıllık İslam inancının üzerine inşa edilen bir siyasi görüşü mahkeme kararları etkisizleştirebilir mi?
İdeolojik olarak son derece zayıf söylemleri seslendiren muhalefet partilerinin, Refah karşısında düştüğü durumu görmezden gelebilir miyiz?
Sorun Refah Partisi’ni kapatmak sorunu değildir. Demokrasimizin sağlam temeller üzerinde gelişmesini sağlamanın yolu Refah’ı bir kenara itmek değil, tam tersine onu sistemin içine çekecek şartları yaratmaktır.
Evet Türkiye’nin yasaları ve anayasası din temelleri üzerine şekillendirilmiş politikaların sürdürülmesine izin vermiyor. Halkın çoğunluğu Türkiye’yi üçüncü sınıf bir Ortadoğu ülkesi konumuna sokacak din devleti değil, Batı’yla bütünleşmiş demokratik bir hukuk devleti istiyor.
O zaman savcılara düşen görev kendiliğinden ortaya çıkıyor.
Refah’ın içinde ya da dışında yer alan ve yasalara uymayan kişileri cezalandırmak, bir din devleti kurmak için yaratılan gizli oluşumları açığa çıkarmak ve sorumlularını yargılamak.
Refah Partisi’ni kapatmak ve böylece Refah’ı Meclis dışına iterek hükümet sorununu çözmek, bir erken seçimle askeri müdahale ortamından uzaklaşmak gibi faydaları sağlayabilir belki.
Ama unutmamalıyız ki bu sağlanan faydalar geçicidir ve Refah ilk seçimlerde bir başka isimle yine aynı oyu alarak geri gelecektir.
Yoksul ve işsiz insanların sorunlarını çözmedikçe, İslam Tanrı’yla kul arasındaki çok özel alana hapsedilmedikçe Refah’a hayat veren faktörler ortadan kaldırılamaz.
Sorunun çözümü hep olduğu gibi yine demokrasidedir ve demokrasilerde herkes birbirine tahammül etmek zorundadır.