Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

'Seni seviyorum' demek kolay mı?

 Dün kadınların erkekleri en çok terleten beş sorusu üzerinde durmuştuk. Bunlardan bir tanesi de ‘Beni seviyor musun?’du. Sanıyorum bir erkeğin hayatında en çok karşılaştığı soru bu.

Roland Barthes ‘Bir Aşk Söyleminden Parçalar’ isimli kitabında, çeşitli yazarlardan seçtiği parçalarla, âşık olduğumuzda kullandığımız söylemle ilgili sentezlere ulaşmış.
Ben özellikle ‘seni seviyorum’ sözcüğü üzerine yazdıklarıyla ilgilendim.
Barthes, “İlk açılma geçtikten sonra ‘seni seviyorum’un hiçbir anlamı yoktur” diyor.
İlginç ama bana kalırsa eksik bir tarif.
Gerçekten de birisine ilk kez ‘Seni seviyorum Mualla’ gibi bir söz sarf ettiğinizde yeni bir şey söylemiş oluyorsunuz. Bu yeni mesajınızı verdikten sonra aynı mesajın tekrarlanmasına yönelik olarak söyleyeceğiniz her şey, aslında ilk kez söylediğinizde ifade ettiğiniz duygularınızdır.
Bu yüzden de, bunu bir kez söyledikten sonra tekrar tekrar söylemenizin bir anlamı olmasa gerekir. Acaba öyle mi?
İşte bu noktada kadınların kafa yapısı ve hayatı algılayış tarzlarıyla, erkekler arasında kesin bir farkın ortaya çıktığını düşünüyorum.
Erkekler, genellikle bir kez ‘seni seviyorum’ dedikten sonra, çok gerekmedikçe aynı mesajı bir kez daha tekrarlama ihtiyacını hissetmiyorlar. Bilinen bir şeyi tekrarlamak, boşa zaman harcamak gibi geliyor.
Oysa kadınlar, bu sözü her duyduklarında, ilk defa duyuyormuş gibi mutlu oluyorlar. Onun için de bu sözcük kümesinin tekrarlanmasını, tekrarlanmasını, tekrarlanmasını istiyorlar. O da yetmiyor, sık sık bunu sorarak aynı yanıtı bir daha duymak istiyorlar.
Öte yandan ‘seni seviyorum’ cümleciği, ilk kez söylendiğinde içinde bir de soru taşıyor: Acaba sen de beni seviyor musun?
Hiçbir zaman bunun cevabı ‘hayır’, ‘belki’, ‘bakalım’ gibi kesin bir hüküm taşımıyor. Cevabın olumsuzluğu, bununla ilgili olarak bir cevap verilmemesinde yatıyor. Yani birisine seni seviyorum dediniz ve cevap alamadınızsa, anlıyorsunuz ki o sizi sevmiyor. Oysa açıkça olumsuz cevap almadığınıza göre, umutlanmanız gerekmez miydi? Ama nedense cevapsızlık durumunda bunun olumsuz olduğuna hükmediyoruz.
Rousseau, ‘seni seviyorum’ denildiğinde ‘ben de’ cevabının verilmesini yeterli buluyor. Bunu ‘Düşselleştirilmiş biçimiyle bu yanıt bütün sevinç söylemini başlatmaya yeter’ diye açıklıyor.
Ona da katılmıyorum.
Birisine ‘Seni seviyorum Mualla’ dediğinizde alacağınız cevap ‘Ben de seni seviyorum Necip’ olmalı.
Eğer çift arasında bir tutku ile güçlenmiş aşk yoksa, ya da zaman içinde tutkuyu ortadan kaldıran sebepler ortaya çıkmışsa, bu baştan savma yanıt kullanılır. Çünkü, öznesi belirsiz, biçimsel olarak zayıftır.
Nietzsche’nin sözlerine dikkat edin: “Seni seviyorumun biricik yükselme biçimi onu sert söylemek, ona bir ön adın açılımını vermektir: ‘Arianne, seni seviyorum’ der Dionysios.”
Onun için eğer sevgilinizle aranızın bozulmasını istemiyorsanız, ağzınızdan çıkanı kulağınızın duymasını öneriyorum.
Eğer sevgilinizle, eşinizle aranızın hiç bozulmamasını itiyorsanız zırt pırt ‘seni seviyorum’ demekten çekinmeyin. Kadınların bunu siz ne kadar sık söylerseniz söyleyin, sizin söylediğinizden daha sık duymak isteyeceklerini aklınızdan çıkarmayın.