Yazının başlığını okuyup da sakın Tansu Çiller ile Bülent Ecevit görüşmesine ilişkin şeyler söyleyeceğimi sanmayın. Önceki gün Posta Gazetesi’nde yayımlanan bir haberin başlığı bu. Habere göre ‘uzmanlar’ kadınların eşlerine ya da sevgililerine en çok yönelttikleri 5 soru tespit etmişler. Hafta sonu tatilinde sanıyorum birçok evde tekrarlanacak bu soruları ve verilmesi gereken yanıtları bilmenizde yarar var kanısındayım. Sonuç olarak bir köşe yazarının görevlerinden birisi de ‘halka hizmet’ olmalı diye düşünüyorum.
Sorular şöyle:
1 – Ne düşünüyorsun?
2 – Beni seviyor musun?
3 – Şişman mıyım?
4 – O kadın benden daha mı güzel?
5 – Ben ölseydim ne yapardın?
Sizleri büyük bir dertten kurtarmak için hemen söylemeliyim ki ‘doğrucu Davut’ olmanın bu konuda insana sağlayabileceği hiçbir fayda yok. Hatta bir adım daha ilerleyeyim ve uzmanların kesinlikle ‘yalan’ söylemenizi tavsiye ettiğini belirteyim.
Örneğin ‘ne düşünüyorsun’ sorusuna kesinlikle ‘Fenerbahçe bu sene şampiyon olacak mı, onu düşünüyordum’ şeklinde bir yanıt vermemelisiniz. Elbette arpacı kumrusu gibi düşünüyor olmanızın nedeni ‘iş hayatının bunalımları’, ‘son ekonomik kriz’, ‘Euro, dolar karşısında geriler mi’, ‘çocukken giydiğim kalitede tokyo terliği nerede bulabilirim’ gibi konular da olmamalı. Birinci sorunun doğru yanıtı şu: Senin ne kadar harika, anlayışlı, sevecen, tatlı dilli olduğunu, seninle karşılaştığım için ne kadar şanslı olduğumu düşünüyorum!
İkinci soru aslında doğru yanıtı bilseniz bile kesinlikle geçer not alamayacağınız bir soru. Elbette bu soruya ‘fark eder mi’, ‘bilmem’, ‘sanırım’ gibi yanıtlar vermemelisiniz. Ama unutmamalısınız ki ‘evet, seviyorum’ demeniz de yeterince inandırıcı olmayacaktır. Çükü hiçbir kadın bu sözü, bu soruyu sorduğu zaman duymak istemez. İnandırıcı olmak için yerli yersiz her yerde söylemelisiniz. Ama o da yetmez. Bunu ‘sevgilinizin’ kadın arkadaşlarının ve özellikle de kadın akrabalarının yanında da sık sık tekrarlamalısınız.
Bence üçüncü sorunun en iyi yanıtı her zaman ‘neye kıyasla’ olmalı ama uzmanlar bu yanıtı verdiğinizde başınızın beladan kurtulamayacağını bildiriyorlar. Doğru yanıt ‘elbette değilsin’, doğru tavır da bu yanıtı verdikten sonra hemen oradan uzaklaşmak olmalıymış.
Dördüncü soruya vereceğiniz yanıt en kritik olanı. ‘Hayır onun boynu çok kalın’, ‘bilmem, biraz selüliti var galiba’ gibi yanıtlar, bir hafta sonunu cehenneme çevirebilir, haberiniz olsun. Soruyu soran eşiniz ya da sevgiliniz Arnold Schwarzenegger’e, hatta Whoopi Goldberg’e de benzese şöyle demelisiniz: “Elbette sen daha güzelsin. Üstelik sen hem daha çekici, hem de daha akıllısın’ olmalı.
Bu kadar ipucundan sonra son soruya vereceğiniz yanıt da kendiliğinden ortaya çıkıyor. Bu durumda evi satıp, Rio’ya yerleşmeyi düşündüğünüzü ve 18’lik melez dilberlerle gönül eğlendirmeyi tasarladığınızı söylememelisiz. Bu soru sorulduğu sırada elinizde ‘kız tavlama sanatı’ gibi bir kitap da olmamalı. Nasıl olsa ölmüş olacağı için ileride yalan söylemiş olduğunuzu yüzünüze vurma imkânını bulamaz. Onun için en iyi yanıt ‘sensiz yaşamaktansa ben de kendimi öldürürüm, hem sensiz hayatın ne anlamı olabilir ki’ demeniz olacaktır.
Tavsiyem bu yazıyı okuduktan sonra gazeteyi de imha etmenizdir. Bu sınav sırasında bu yazıdan kopya çektiğiniz anlaşılırsa, sizi ben bile kurtaramam, haberiniz olsun.