Siyasi mevtalar hortlarken
Deniz Baykal bir buçuk sene önce seçim yenilgisinin sorumlusu olarak istifa ettiği CHP Genel Başkanlığı’na yeniden aday oldu.
Aradan geçen bir buçuk yılda ne değişti? Doğrusunu isterseniz ben bu sorunun yanıtını bilmiyorum. Deniz Baykal’ın “Vatandaşlardan ve partililerden CHP’nin başına geçme çağrıları aldım” sözlerinin doğru olduğuna elbette inanıyorum. Mutlaka her liderin çevresinde bulunan bazı tiplerden onun etrafında da bol miktarda var ve onlar Baykal’ı yeniden genel başkan olarak görmek istiyorlar. Ama acaba bu istekler, bir buçuk yıl önceki seçim yenilgisini görmezden gelmeye yeter mi? Türkiye’nin en eski siyasi partisinin nasıl olup da artık TBMM’ye bile giremediğini açıklayabilir mi?
Baykal adaylığını ‘bir gençleşme çağrısı’ olarak niteliyor. “Bundan sonra seçim istemek yok, seçime katılmak var. Hükümet düşürmek yok, hükümet kurmak var. Asık suratla durmak yok, güler yüzle durmak var. Bu da bir özeleştiridir.” diyor. Bunun nasıl bir özeleştiri olduğunu ve nasıl bir gençleşmeye tekabül ettiğini ben anlayamadım, bakalım CHP delegeleri anlayabilecekler mi?
Baykal’ın açıklamalarını dinlerken Hermann Hesse’nin bir sözünü hatırladım: “Kendi kendini sevmiş, düşmanlarına kin ve nefretle bakabilmiş safdil insanlara ne mutlu! Ne mutlu o kişilere ki kendi kendilerinden asla kuşku duymazlar, çünkü ülkelerinin içine düştüğü sefalet ve yıkımda kendilerinin en ufak bir suçu olmadığına inanırlar” diyor. Hesse’nin sözlerindeki ‘ülke’nin yerine ‘CHP’yi koyun, bu partideki bitmek bilmez didişmeyi daha iyi anlayacaksınız.
Seçim sonrasında Baykal’ın istifasıyla başlayan gelişmeler CHP’nin kendini yenileme potansiyelini harekete geçirebileceği düşüncesinin doğmasına yol açmıştı. Ama bugüne kadar yaşananlar ve ortaya çıkan adaylardan da açıkça görülüyor ki CHP’de böyle bir potansiyel yok.
CHP ne yeni bir isimle halkın karşısına çıkabiliyor ne de halka söyleyebileceği yeni bir şey var.
Belli ki bu biz ‘dışardakiler’in basit bir temennisinden ibaretmiş. Ne partinin insan potansiyeli ne de ideolojik altyapısı buna müsait değilmiş.
Son seçimlerden iki lider (Ecevit ve Bahçeli) dışındakilerin tümü yenilerek çıktılar. O tarihte istifa etme yürekliliğini bir tek Baykal göstermişti. Belli ki bu bir ‘yüreklilik gösterisi’ değil, bir taktik, bir mecburiyetmiş. Şimdi hiçbir şey olmamış gibi yeniden halkın karşısına çıkmış olmasını başka türlü açıklayamıyorum.
CHP’ye mübarek olsun!