Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Cumhurbaşkanı'na muhalefet saplantısı

Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e bazılarının neden muhalif olduğunu anlamak aslında zor değil. Ancak öyle bir kesim var ki onların Sezer’e neden muhalif olduğunu anlamakta gerçekten güçlük çekiyorum.

Bunların arasında, liderler zirvesinden sonra Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanı adayı olarak gösterilmesini ‘hukukun üstünlüğünün zaferi’ diye yorumlayanlar da var. Ve işin ilginç tarafı şimdi Sezer’e muhalefet etmelerinin sebebi de Cumhurbaşkanı’nın Anayasa’yı korumaktaki titizliğinden kaynaklanıyor!
Biliyorsunuz Cumhurbaşkanı, kamu bankalarının özelleştirilmesinin yolunu açacak kanun hükmündeki kararnameyi, yasayla düzenlenmesi gereken hükümler içerdiği için hükümete iade etti.
Şimdi bu iade ‘Cumhurbaşkanı özelleştirmeye darbe indiriyor’ gerekçesiyle eleştiriliyor. Sabah Gazetesi, Cumhurbaşkanı’nın bu davranışının ‘2 milyar 250 milyon dolarlık krediyi tehlikeye düşürdüğünü’ iddia ediyor. Milliyet, Sezer’in bu davranışıyla ‘Prag’a bomba düştüğünü’ ileri sürüyor.
Acaba öyle mi? Bu veto gerçekten Dünya Bankası’nın vereceği mali reform kredisinin alınmasını engelliyor mu? Cumhurbaşkanı’nın vetosu Prag’da bomba etkisi yaratacak bir sürpriz miydi?
25 Eylül Pazartesi günü Hazine’den sorumlu Devlet Bakanı Recep Önal, Prag’da Dünya Bankası Başkan Yardımcısı Linn ile görüştü.
Önal, Linn’e, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in kanun hükmündeki kararnamelere sıcak bakmadığını anlattı. Kamu bankalarının özerkleştirilerek özelleştirilmesinin yolunu açan kararnamenin bu nedenle Köşk’ten geri dönme olasılığı bulunduğunu bildirdi. TBMM’nin gündemindeki yoğunluk nedeniyle söz konusu düzenlemenin yasa ile yapılmasının da zaman alacağını söyledi. Yani Sezer’in iadesi sürpriz olmadı, zaten bekleniyordu.
Linn de, Önal’a toplam 5 milyar 250 milyon dolarlık kredi paketini ‘her şeye rağmen’ Dünya Bankası İcra Kurulu’na sunacağını bildirdi. Linn, Önal’a ‘ülke yardım stratejisi’ni uygulamaya koymak istediklerini söyledi.
Bu ikili görüşmenin içeriği Recep Önal tarafından Prag’daki gazetecilere anlatıldı ve aralarında Radikal’in de bulunduğu bazı büyük gazetelerde bu haber 26 Eylül Salı günü yayımlandı.
Aynı gün Köşk’ten yapılan bir açıklamayla da kanun hükmündeki kararnamenin yasayla düzenlenmesi gereken vergilerle ilgili hükümler içerdiği için hükümete iade edildiği bildirildi.
Bazı gazeteler sırf Cumhurbaşkanı’na muhalefet etmek ve Başbakan’a sempatik görünmek uğruna, bir gün önce kendi sayfalarında yayımladıkları haberleri yok sayabildiler.
Dünya Bankası’ndan gelecek yapısal reform kredilerinin gelmesini önleyecek bir tek şey var: Hükümetin inandırıcılığını kaybetmesi. Hükümet, yürürlüğe koyduğu istikrar programını uygulama kararlılığını gösterdiği ve yapısal reformlar için samimi bir çaba harcadığı sürece mesele yok. Sorun çıkacaksa bu, Cumhurbaşkanı’nın Anayasa’ya aykırı bir kararnameyi geri göndermesinden değil, hükümetin istikrar programını gevşetmesinden çıkacak.
Nasıl bir sorun çıkacağını merak ediyorsanız, Güven Sak’ın bugün Radikal’in manşetinde yer alan haber-analizini okumanızı önereceğim.