RADİKAL

Yunanistan ile gergin günler başlıyor

 MANİLA – Abdullah Öcalan’ın Yunanistan elçiliğinde ele geçirilmesinin ve cebinden Kıbrıs Rum Yönetimi pasaportu çıkmasının, diplomatik alanda yansımasını bulması için demek ki Cumhurbaşkanı’nın Manila’ya kadar gelmesi gerekiyormuş.

Olayın ilk gününden beri Yunanistan’ın bu olaydaki rolünün ‘suç üstü’ durumu oluşturduğunu yazdım. Apo’nun yakalandığının açıklandığı gece Başbakan Bülent Ecevit’e sorduğum soru da konunun bu boyutuyla ilgiliydi.
Ecevit her zamanki ince üslubu ile Yunanistan’ın bu davranışının iyi komşuluk ilişkileriyle bağdaşmayacağını söylemişti.
Olayı takip eden günlerde Türk devlet yetkilileri olayın Yunanistan ile ilişkilerimizde yaratabileceği etkilerle ilgili olarak bir sessizliğe büründüler. Bu konuda sert bir açıklama yapılacağı biliniyordu ancak bunun zamanı ve sertliğinin derecesinin ne olacağı bilinmiyordu.
Dün Cumhurbaşkanı Demirel’in Filipinler Televizyonu’nda kendisine sorulan bir soru üzerine verdiği yanıt, Yunanistan’a karşı yürütülecek diplomatik savaşın başlangıcında olduğumuzu gösterdi.
ABD Dışişleri Bakanlığı’nın her yıl kongreye sunduğu raporunda ‘terörist örgütler listesi’nde yer alan PKK’ya Yunanistan’ın yardım ve yataklık etmesi, desteklemesi bu ülkede Türkiye düşmanlığının ulaştığı boyutu gözler önüne seriyor.
Dünya üzerinde ‘terörist devlet’ olarak nitelenen Suriye, Libya, Sudan, İran bu sıfatı boşuna kazanmadılar. Hepsi şu ya da bu şekilde bir terörist örgüte açıkça yardım ve yataklık ettiler, teröristleri kendi devlet olanakları ile dünyaya karşı korudular. Öyle görünüyor ki Türkiye’nin bu çıkışı ile birlikte şimdi Yunanistan da aynı sıfatla ‘taçlandırılmak’ yolunda ilerliyor.
Bu ülkedeki PKK kamplarında teröristlerin eğitildikleri, bu eğitimin bizzat emekli Yunan subayları ve gizli servis mensuplarınca verildiği, burada eğitilen militanların Türkiye’de sivil hedefler de dahil olmak üzere bir çok eylemde bulundukları gerçeği bundan böyle Yunanistan’ın başını çok ağrıtacak.
‘Terörist örgüt’ olduğu bir çok ülkenin resmi belgesinde yer alan bir örgüte yardım ederken suç üstü yakalanması Yunanistan’ı artık bir yol ayrımına getiriyor: Ya PKK ile ilişkilerini Türkiye ve medeni dünya ile ilişkilerine tercih edecek ya da PKK’nın arkasındaki en azından görünür desteğini azaltmak yoluna gidecek.
Yunanistan’da hakim olan zihniyeti dikkate alırsak kısa vadede bir gelişme beklemenin doğru olmadığını söylemeliyiz.
Türkiye’nin önünde şimdi uzun bir yol var. Üyesi olduğu bütün uluslararası platformlarda Yunanistan’ı diplomatik olarak mahkum etmek, bıkmadan usanmadan Yunanistan’ın terörist bir örgüte yardım ve yataklık ettiğini söylemek.
Dün Cumhurbaşkanı’nın Manila’daki konuşmasının önemli bir yönü de ‘Türkiye’nin meşru müdafaa hakkını’ vurgulamasıydı.
Bu vurgunun, Suriye ile yaşadığımıza benzer bir gerginliğe kadar ilerlenebileceğinin ipucu olduğunu da belirtmeliyim.
Avrupa’nın göbeğinde, aynı uluslararası kuruluşlara üye olan, askeri bir ittifak içinde birlikte yer alan iki ülkenin böylesine bir çatışmanın eşiğine gelmesi bakalım dünyada nasıl yankı bulacak.