RADİKAL

Türkler geçmişten ders alır mı?

 Irkçı terörün vahşi yüzünü cumartesi günü bir kez daha gördük. Evine ekmek götürmeye çalışan tezgâhtar kızların, bir cumartesi öğleden sonrasını alışverişle değerlendirmek isteyen öğretmenlerin, memurların, işçilerin acısını hangi güç dindirebilir?

Mavi Çarşı Olayı toplumsal hafızamızda bu yönüyle hep yaşayacak. Yanan, dumanla boğulan insanları hiç unutmayacağız. Ama acaba bu olaydan gerekli dersleri çıkarabildik mi? Yıllar önceki Çetinkaya Mağazası faciasını hatırlayınca hiçbir şeyden bir ders çıkaramadığımızı, ‘alaturka’ yaşayıp ‘alaturka’ öldüğümüzü düşünüyorum.
Mavi Çarşı 7 katlı bir mağazaydı. Her gün içine binlerce insan girip çıkıyordu. Ama bir yangın merdiveni, bir yangın çıkışı yoktu. Çetinkaya Mağazası’nda da vardı, ama kilitlenmişti!
Yetkililer ‘imar mevzuatı’nı gerekçe gösterip, Mavi Çarşı’da yangın merdiveni bulunmamasının sorumluluğunu üstlerinden atmaya çalışıyorlar. Konutlar için geçerli olabilecek bir yasal boşluğu, binanın 10 katlı olmamasını buna gerekçe olarak gösteriyorlar. Bile bile yalan söylüyorlar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yangından Korunma Yönetmeliği’nin 2.4.4.1. maddesi bakın ne diyor: “Bütün işyeri, ticaret merkezleri ve topluma açık yapılarda kat sınırlamasına bakılmaksızın birden fazla kat varsa yangın merdiveni yapılmalıdır. Topluma açık yapılarda her katta en az iki çıkış ve en az bir yangın merdiveni bulunmalıdır.” Yönetmeliğin bu açık hükmüne uyulmamasına göz yumanlar kimler? Ticarethaneye bu şartlar altında çalışma izni veren belgelerde kimlerin imzası var? İstanbul’da, öteki büyük kentlerimizde ‘mevzuata uygun’ böyle kaç tane bina var?
Olay yerine ilk gelen itfaiye ekibinin binanın üst katlarındakileri kurtarmasını sağlayacak yangın merdivenleri yoktu. Yetkililer ‘en yakın itfaiye ekibinin’ olaya müdahale ettiğini, ama ikinci gelen ekipte kurtarma merdiveninin bulunduğunu söylüyorlar. İstanbul gibi bir metropolde görev yapan tüm itfaiye ekiplerinin merdivenli modern araçlarla donatılmış olması gerekmez miydi?
Olaya müdahale eden itfaiye ekiplerinin ne giysileri yangına dayanıklı giysilerdi, ne de oksijenli özel teçhizatları vardı. Ekipler bu tür özel giysilerle donatılmış olsalardı, dumandan boğulan 12 kişinin hiç olmazsa bir bölümünü kurtarmak, hastaneye yetiştirmek mümkün olacaktı. İtfaiye ekiplerinin modern araç ve gereçlerle donatılmamasının sorumlusu kim? Bütçesi trilyonlara varan İstanbul Büyükşehir Belediyesi, bu ihmalin bedelini nasıl ödeyebilecek, giden canları nasıl geri getirebilecek?
Bütün bu sorular aslında yıllardır soruluyor. Çetinkaya Mağazası olayından sonra da, Laleli’deki üç otel yangınından sonra da, petrol tankeri kazasından sonra da bu sorular çok soruldu.
‘Ahmaklar ders alabilselerdi, hiç tarih tekerrür eder miydi’ diyenler haksız mı?