Tek kelime ile dünkü maçı özetlememi isterseniz şunu söyleyebilirim: Sıkıcı. Geleneksel olarak şampiyonluğun adayları kabul edilip sezona başlayan iki takım doğrusunu isterseniz bu ilk ciddi hazırlık maçlarında pozitif bir tablo çizemediler.
Gerçi maçta ezeli rekabetin getirdiği heyecan vardı ama kaliteli bir futboldan söz etmek mümkün değildi. Bunu son derece normal karşılıyorum. Çünkü iki takım da hazırlık döneminde gerçekten ciddi rakipler karşısında kendilerini deneme imkanları bulamadılar. Bu açıdan Galatasaray’ın bir adım önde olduğunu kabul etmek gerek ve TSYD turnuvası da bu gerçeğin tescili anlamına gelecek.
Beşiktaş bu sezona bence iyi başlamıyor. Bu takımın genel havasından kolayca anlaşılabiliyor. Ancak flaş transferlerle taraftarlarına ümit veren Fenerbahçe için de çok olumlu şeyler söylemek mümkün değil. Takımın özellikle fizik gücü konusunda eksikler var gibi geldi bana. Daha sezonun çok başında olduğumuz gerçeğini unutmadan bu tablonun da altını çizmek gerek.
Fenerbahçe klasik 3 – 5 – 2’ye çok yakın bir oyun düzeni içindeydi. Yeni transferler Alpay ve Johnson’un da yer aldıkları defans bloku zaman zaman pozisyon hatalarına düştü ama bu takımın bu sezon az gol yiyeceğini şimdiden söyleyebiliriz. Ancak hızlı oynayan rakipler karşısında bu defans çok zor anlar yaşayabilir. Tabii Mustafa Doğan ve Uche’nin gelmesiyle tablo değişecektir diye umuyorum.
Fenerbahçe orta sahası geçen sezona göre daha hareketli. Ancak Boliç – Moldovan ikilisinden oluşan forvet buna ayak uydurabilecek mi? Sanmıyorum. Ama bekleyip göreceğiz.
İkinci yarı Moshoeu ve Tayfun’un girmesi Fenerbahçe’nin oyununu değiştirdi. Ancak Moldova’nın yerine giren Faruk bu pozisyonu dolduramayacağını da gösterdi. Direklerden dönen toplar gol olsaydı Fenerbahçe sezon öncesi ilk ciddi sınavında galibiyet sevinci yaşayacaktı ama olmadı.