Yeni bir dünya kuramayız
Öyle görünüyor ki şu anda kendini nasıl ortaya koyacağını bilemeyeceğimiz bir güç devreye girmedikçe ‘Ermeni soykırımı tasarısı’ adı verilen karar ABD Temsilciler Meclisi’nde kabul edilecek.
Bunun yalnızca Türkiye-Ermenistan ilişkilerini etkilemekle kalmayacağını, Türkiye-ABD ilişkilerini de ciddi bir krize sokacağını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Bugün kamuoyuna hâkim olan hava ABD’nin bu karar nedeniyle ‘cezalandırılması gerektiği’ yönünde esiyor.
“Kızılderili soykırımının TBMM’ce tanınması” gibi fanteziler bir kenara bırakılacak olursa Türkiye’nin ABD’ye vereceği ‘cezalar’ iki ana başlık halinde toplanıyor:
Siyasi olarak, Irak’ı denetleme olanağını veren Keşif Güç’ün, diğer adıyla Kuzeyden Keşif Harekâtı’nın ve İncirlik Üssü’nün kullanılışının tartışılması, ekonomik olarak da silah ve enerji ihalelerinin iptali ya da ABD firmalarına kapatılması…
Soğuk savaşın en kızgın dönemlerinde bile pek bir işe yaramadığını gördüğümüz askeri üslerin kullanımının tartışılmasını bir yana bırakıyorum.
Keşif Güç’ün engellenmesi ve Irak’a uygulanan ambargonun kırılması Türkiye’nin sadece ABD ile olan ilişkilerinde değil, uluslararası toplumla ilişkilerinde de ciddi bir kriz yaratabilir.
Bütün bu sürecin Irak’ın Kuveyt’i işgaline dünyanın gösterdiği tepkiyle başladığını ve Birleşmiş Milletler kararları ile devam ettiğini hatırlamakta yarar var. Körfez Savaşı’nın son günlerinde sınırlarımıza yığılan on binlerce göçmenin neden oraya geldiğini ve bugün neden orada olmadıklarını da iyi hatırlamalıyız. Türkiye, sırf ABD Temsilciler Meclisi’ne kızdığı için Saddam ile birlikte tecrit edilmeyi de göze mi alacak? Son yılların en çok nefret edilen diktatörüne el uzatarak şu anda kendi yanında bulunan ABD yönetimini de karşısına mı alacak? Sorulması gereken sorular bunlardır.
İhalelere gelince.. Bazı Amerikan şirketlerinin kazandığı ihalelerin iptal edilebileceğinden söz ediliyor. Burada da şu soru akla geliyor: Biz bu ihaleleri ABD’yi memnun etmek için mi yaptık, savunma ve enerji ihtiyaçlarımız onu gerektirdiği için mi? Hadi diyelim ki silahlanmadan geçici olarak vazgeçiyoruz, peki Bakü-Ceyhan petrol boru hattını, Azeri doğalgazını, Orta Asya petrol ve doğalgazını taşıyacak hatları kendi başımıza mı yapacağız? Bu hatların Türkiye üzerinden geçmesini sağlamakta en çok kime ve neye güveniyoruz?
Kişisel görüşüm öfkeyle kalkanın bu işte de zararla oturmasının kaçınılmaz olduğu. ABD’ye gösterilmesi düşünülen tepkilerin herkesten önce bize verebileceği zararları iyi değerlendirmeliyiz.
ABD ile ilişkilerimizde ne zaman bir kriz olsa İnönü’nün, Johnson mektubuna verdiği yanıtı hatırlıyoruz: Yeni bir dünya kurulur, Türkiye’de bu dünyada yerini bulur!
Türkiye’nin kısa ve uzun vadeli çıkarlarının ne olduğunu, istesek bile artık ‘yeni bir dünya kuramayacağımızı ve içinde yer alamayacağımızı’ iyi tartmalıyız.
Davalarında haklı olanlar kof tehditlerle bunu savunamazlar. Türkiye’nin tercihleri bellidir: Demokratik Batı uygarlığının bir parçası olmak!
Bu tercihe en başından beri karşı çıkanların, şimdi ABD Temsilciler Meclisi’ndeki bir kısım oy avcısının girişimlerinden faydalanmak için ellerini oğuşturduklarını görür gibiyim.