RADİKAL

Benim borsacım işini bilir!

Yalım Erez’in hükümet kurmakla görevlendirilmesinin ardından İstanbul Menkul Kıymetler Borsası’nda yaşananlar biz Türklerin giderek nasıl insanlar haline gelmekte olduğumuzu gösteriyor.

Erez’in sahibi olduğu şirketin hisseleri iki gün içinde yüzde 44’e varan bir oranda değer kazandı. Muhtemelen bu oran bugün daha da artacak.

Bu iki gün içinde ‘krizle sarsıldığı’ ileri sürülen Türkiye ekonomisi patlama mı yaptı? Hayır. Erez’in fabrikalarının ürettiği ateş tuğlalarını kullanacak yeni yatırımların temelleri mi atıldı? Hayır. Büyük ölçekli bir ihracat bağlantısı mı gerçekleşti? Hayır. Erez’in şirketlerinin başka ortaklıklarında iyi bir kâr mı bekleniyor? Hayır. Erez’in şirketinin bilançolarında beklenmeyen bir kâr mı çıktı? O da hayır!

Değişen hiçbir şey olmadı. Şirket aynı şirket, fabrika aynı fabrika, ekonomi aynı ekonomi. Değişen tek şey Yalım Erez’in kendisi. Eskiden düşmüş bir hükümetin sanayi bakanıydı, şimdi hükümeti kurmakla görevli bir milletvekili.

Hisselerin değerinin artmasının tek nedeni bu.

Ünlü bir söz var: Borsada beklentiler alınır, gerçekler satılır diye.. Demek ki borsacılarımızın bazı beklentileri var.

Beklenti, Erez’in muhtemel başbakanlığının, Erez’in şirketlerinin işine yarayacağı yönünde.

Yani Erez başbakan olacak, bu başbakanlığı sayesinde şirketlerinin işlerini geliştirecek, böylece şirket para kazanacak, bu şirketin hisselerinden satın alanlar da bir koyup üç alacak..

Bunun düşüncesi bile hem ayıp, hem de Erez’e büyük haksızlık.

Ayıp: Çünkü, Erez’in aklından bile geçmediğine emin olduğum bir ‘ahlaksız davranış’ı başbakan adayına yakıştırıyor. Haksızlık: Çünkü, Erez’i son derece güç bir görevin eşiğinde zor durumda bırakıyor.

Türkiye siyasetinin bugün girdiği tıkanıklığın aşılmasında yeni ve temiz yüzlere ihtiyacımız var.

Siyaseti kirli bir oyun gibi görüp uzakta durmaya çalışan her kesimden insanı, siyaset yapmaya heveslendirmek gerekiyor.

Yalım Erez de gerek iş hayatında, gerekse uzun yıllar sivil toplum kuruluşlarındaki deneyimleriyle böyle bir isim. Bir liderlik vasfı olup olmadığını zaman içinde göreceğiz, ama daha yolun başındaki Yalım Erez’in ve şirketlerinin küçük kâr hevesleriyle borsadaki gibi spekülasyonlara alet edilmesi en hafif tabirle doğru değil.

Turgut Özal vaktiyle ‘Benim memurum işini bilir’ deyip yolsuzluğu ve rüşveti bir ‘devlet politikası’ haline getirdiğinde bir yandan toplumdaki çürümeyi tespit ediyor, diğer yandan da bunu ‘kabul edilebilir’ kılıyordu.

O zamandan bugüne epeyce yol almışız. Artık başbakan adaylarının isimlerini alıp satıyoruz.