t24.com.tr

Seçime kadar Gazze’ye her gün sefer var

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Gazze’deki katliamların önüne geçeceğimiz günler Allah’ın izni ile yakındır” dedi.

Bu sözleri İslamcı bir kuruluşun toplantısında söyledi.

Seyirci olarak salonda bulunanların kuşkusuz ki hoşuna gitmiştir. Alkışlarla karşılamışlardır. Hatta bu “sert mesajdan sonra” cûş – u hurûşa gelip slogan bile atmış olabilirler, ancak konuyla ilgili haberlerde böyle bir ayrıntı yoktu.

Öyle görünüyor ki bu seçim sürecinde de bu maval bol bol okunacak.

Salla sallayabildiğin kadar, nasıl olsa bir eylemde bulunman gerekmiyor.

Hem taraftarları coşturuyorsun hem bu konuda elinden hiçbir şey gelmediğini bildiğin için rahatsız olan vicdanını da bir ölçüde rahatlatıyorsun.

Win – win yani!

Politikacılar böyle şeyleri çok severler, AKP Genel Başkanı da bayılıyor bu işlere.

Tuhaf vurgularla alçalıp yükselen sesiyle bu konuda başarılı olduğu da görülüyor çünkü yandaşları nezdinde işe de yaradığı görülüyor.

Oysa kendisi de gayet iyi biliyor ki “Gazze’deki katliamların önüne geçebilmek için” Türkiye’nin yapabileceği bir şey yok.

Sadece nutuk atabiliyor, onu da bir avuç yandaşı dışında duyan yok.

Çünkü Erdoğan, hangi sözü ne zaman söylemesinin daha etkili olacağını ve hangi şartlarda dünya kamuoyu tarafından ciddiye alınabileceğini kestiremiyor.

Nitekim böyle olduğu için de “büyük abi” sıfatıyla arabuluculuğa talipken, dış kapının mandalı durumuna düştü.

Arabuluculuk teklifini ciddiye alan bile olmadı, Katar, Mısır ve Suudiler ’in sözü daha çok dinleniyor.

Ama bu nutukları atmaktan da vazgeçmeyecek.

Merkez Bankası Başkanı bile kiralardan, pahalılıktan yakınırken seçimlere kadar milletin dikkatini dağıtmak gerekiyor.

Gazzeli etnik temizlik kurbanlarının kanı üzerinden siyaset yapılacak ki ekonomik şartların unutturabileceği “kimlikler meselesi” canlı tutulsun.

Boş midelerin gurultusunu bastırabilmek için coşkuyu böyle yüksek tutmak gerekiyor.

———————————-

Futbolda şiddet ve siyaset ilişkisi

AKP Ankara Milletvekilleri, başkanının hakeme saldırısından sonra 5 maç saha kapatma cezası alan Ankaragücü’nü ziyaret etti.

Milletvekili heyetine başkanlık eden eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Milletvekili Fuat Oktay ziyaret sonrası açıklamasında şunu söyledi:

“Siyasi boyutta elimizden geldiği kadar gerek Ankaragücü’nün gerek spor camiasının yanındayız.”

İktidar Ankaragücü’nün yanında böyle hizalanırken muhalefet de boş durmadı tabii.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş sosyal medya mesajında şöyle yazdı:

“Ankara’nın asırlık markasının kurumsal yapısına zarar verecek bir kampanya oluşturulmak istendiğini gözlemliyoruz. Cezanın toplum nezdinde camianın tamamına uygulanması gibi bir anlayışı kabul etmeyeceğimizin bilinmesini istiyoruz.”

Türkiye’de “spor sahalarında şiddet ve düzensizliğin” neden önlenemediğini anlamak için sadece bu iki açıklamayı okumak yeterli.

Ankara siyaseti ve Ankaragücü tek örnek değil.

Türkiye’nin herhangi bir yerinde yaşanan benzer hadiselerde de aynı şey oldu. Bölgenin milletvekilleri ve yerel siyaset erbabı “takımımızı yedirmeyiz” pozisyonunu aldı.

Valiler, emniyet müdürleri, savcılar da o siyasi gücü karşılarına almamak için başlarını öbür tarafa çevirdiler.

Onun için de bu tür olayları önlemek için çıkarılan kanun uygulanamadı.

Şimdi Adalet Bakanı, kanundaki ceza miktarlarını arttırmaktan söz ediyor.

Boşa çaba!

Cezalar ne kadar arttırılmış olursa olsun, futbol sahalarındaki şiddet, arkasında böyle bir siyasi destek olduğu sürece engellenemeyecek.

———————————

“İyi halli” suçlular ülkesi!

Ordu’da Süleymancılar tarikatına ait öğrenci yurdunda 12 yaşındaki çocuğu istismar eden “Kurs hocasına” verilen cezada “iyi hal indirimi” uygulandı.

Böylece sanığın 48 yıl olan hapis cezası 23 yıla düştü, bu arada yeni bir af çıkmazsa 10 yıl sonra serbest kalacak.

Samsun Bölge Adliye Mahkemesi’nin indirim gerekçesi şu: “Sanığın sosyal ilişkileri, istismar sonrası yargılama sürecindeki davranışları ve verilecek cezanın sanığın üzerindeki etkileri.”

Yani eşi dostu var diye, ceza sosyal durumunu filan etkileyecek diye iyi hal indirimi yapılmış.

Peki, istismara uğrayan çocuğun “sosyal ilişkileri, istismarcının eyleminin ve az cezayla kurtulmasının kurban üzerindeki etkileri” ne olacak?

Doğal olarak bu sorunun bir yanıtı yok.

Çünkü adalet sistemimiz kurbandan daha çok failin “geleceği” ile ilgili.

Sanırım “olan oldu bir kere” diye düşünüyorlar.

Nitekim Eskişehir’de tramvay yolunun üzerinde 17 yaşındaki lise öğrencisi Kader Yürük’e çarparak ölümüne yol açan sürücü için de “iyi hal indirimi” yapıldı. Ceza 6 yıl 10 ay 15 gün. Katil sürücü en geç iki yıl içinde yine direksiyon başında olacak anlamına geliyor bu.

Mahkeme “ölenle ölünmez” diye düşündü her halde.

————————–