Aras Bulut İyinemli, Atatürk rolünde
t24.com.tr

Türklere karşı olunca ırkçılık serbest mi?

Disney +’nın, Atatürk ile ilgili diziyi yayınlamayacağını açıklamasının ardından geleneksel tepkimizi bir kez daha gösterdik: Boykot edelim, abonelikleri iptal edelim vs.

Bugün yarın bir yerlerde Miki Mouse kuklası yakılır ya da VakVak Kardeş’in eski sayıları yerlere saçılıp, üzerinde tepinenleri de görebilirsiniz. Ne de olsa burası Orta Doğu!

Şirketin açıklamasına bakılırsa yeni yapılanma nedeniyle yerel içerikler yayından kaldırılmış. Nitekim Recep İvedik’in son filmini de kaldırdılar. Çekimi bitmiş ya da devam eden projeler de askıda.

Onun için bir jest yapmış gibi de görünüyorlar: Dizi yayınlanmayacak ama filmi Fox’da yayınlanacak!

Disney + sonuç olarak hissedarlarının kar beklentisini karşılamak zorunda olan bir şirket.

Beğeniyorsanız abone olursunuz, beğenmiyorsanız abone olmazsınız, bu kadar.

Önce şunu doğru tespit etmemiz gerek: Burada sorun, söz konusu yayın kuruluşu ile Türkler arasında bir sorun değil.

Sorun ANCA ile.

Türklere karşı serbestçe ırkçılık yapabileceğini düşünen bu kuruluşla.

Daha kapsamlı bir sorun ve burada Erdoğan hükümetinin yapıp, yapamadıklarının da etkisi var.

Sadece Erdoğan hükümetinin değil, ABD’de yaşayan, vergi mükellefi olan Türklerin de sorunu.

Amerika Ermeni Ulusal Komitesi’nin (ANCA) yaptığı açıklama tarihi yanlışlar ve ırkçı nefret söylemi içeriyor.

Mustafa Kemal Atatürk, Ermeni tehciri emrini verenler arasında da olmamıştı, o emri uygulayanlar arasında da.

Çanakkale Cephesi’ne 25 Şubat 1915 tarihinde katıldığında yarbay rütbesindeydi, Çanakkale’deydi. Albay rütbesine burada terfi etmiş, 5 Aralık 1915’te hastalanana kadar orada görev yapmıştı.

Daha sonra yaptığı konuşmalarda da tehcir sırasında meydana gelen olayları alçaklık olarak nitelediğini biliyoruz.

Unutmayalım ki Lozan Anlaşması’ndaki bir madde 1. Dünya Savaşı’nın başından itibaren tarafların işlediği iddia edilen suçların affedilmesiyle ilgili.

İsmet Paşa, işgal kuvvetleriyle iş birliği yapan Ermeni ve Rumların yargılanması gerektiğini savunmuş ancak Fransa’nın bastırmasıyla bu af maddesini kabul etmişti. Bu af tartışmasız bir şekilde tehcir sırasında işlenen suçları da suçlanan kişiler açısından kapsıyor.

Anadolu Ermenilerinin tehciri sırasında yaşananları elbette kimse yok sayamaz.

Bir devlet, kendi vatandaşı da olan azınlık gruplara böyle davranamaz, hiçbir gerekçe bu tutumu haklı gösteremez.

Bu olaylar bir soykırım mıydı, tehcirin kötü yönetilmesinin yol açtığı bir katliam mıydı, bu mesele esasen uluslararası hukukun meselesi.

Bununla ilgili bir mahkeme kararı yok. Bu konunun o noktaya taşınmasına engel olanlar da Ermeni kimliğini soykırım hikayesinin üzerine inşa etme çabası içinde olan ırkçılardan başkası değil.

Nitekim ANCA’nın yaptığı da bu. Açık bir iftira ve hakaret suçu işliyor ve bunu ABD’de yapıyor.

Türkiye’nin ciddi paralar ödediği lobi şirketleri, ANCA’nın faaliyetine karşı ne yaptılar?

Ciddi bir bütçeyi yöneten Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, ANCA’nın bu faaliyetlerine karşı nasıl bir iletişim stratejisi izledi? Niye başarısız oldu? Yoksa bu konuda neler olup bittiğini seyretmekle mi yetindi?

Söz konusu Atatürk olduğu için içten içe gizli bir sevinçle mi olayı takip ettiler?

Erdoğan yönetiminin halka hesap vermek, ne yaptığını açıklamak gibi bir derdi yok, bunu biliyoruz ama muhalefetin bunu ciddi olarak sorgulaması ve araştırması gerekiyor.

ABD’de yaşayan, vergi veren Türkler, ANCA’nın faaliyetlerine karşı ne yaptılar?

ANCA’nın açıklamasındaki “iftira ve hakaretlere karşı” mahkemeye gitmek gibi bir planları var mı?

——————————-

Tıpış tıpış gitmezler!

CHP’nin eski genel başkanları Ekrem İmamoğlu ile bir yemekli toplantı yaptılar.

Eski genel başkanlardan Hikmet Çetin, İmamoğlu’na “İstanbul’u kazanmalısın” dediklerini açıkladı.

Sözcü’de İsmail Saymaz’ın Kurultay’da ne olabileceği sorusunu da “Kılıçdaroğlu devam eder, öyle görünüyor” diye yanıtladı.

Hikmet Çetin, neresinden baksanız yarım yüzyıldan fazla bir süredir CHP’li. Parti adına önemli görevler üstlendi, kısa bir süre de CHP Genel Başkanlığını yürüttü.

Yani o “Kılıçdaroğlu devam eder öyle görünüyor” dediyse, bilin ki Kılıçdaroğlu devam eder!

Bunun birçok nedeni var.

En temel nedeni de bu partinin tüzüğü.

Bu partiyi bir kere ele geçirmeyi başarırsanız, canınız ne kadar isterse o kadar süre partinin başında kalabilirsiniz. Deniz Baykal bu tüzüğün tadını çok çıkarmıştı uzunca bir süredir de Kemal Kılıçdaroğlu sefasını sürüyor.

Eski genel başkanlar, İmamoğlu’na “İstanbul’u kazanmalısın” demişler ancak Kılıçdaroğlu genel başkanlıkta kalacak ve seçime öyle gidilecekse bunun mümkün olmayacağını ben bugünden söyleyeyim.

CHP’ye oy vermiş, düzenli oy veren, hatta Ekmek için Ekmeleddin’e bile oy verenleri yoldan çevirin sorun; Kılıçdaroğlu o partinin başında kaldığı sürece seçimde oy vermeye yarısı ya gider ya gitmez.

CHP’nin yerel seçimlerde elindeki belediyeleri muhafaza etmesi, bu tabloda mümkün olmaz, çoğunu kaybeder.

Bu partinin seçmeni kazanılması çok mümkün olan bir seçimin neden kaybedildiğinin farkında.

“Tıpış tıpış gidip oy vermeleri” için onları heyecanlandıracak bir şeyler gerek.

Bu heyecanı yaratacak olan da Kılıçdaroğlu ve çevresindeki klik değil.

Söylemedi demeyin.

——————————-