Gümrük Birliği’ne girişimizi bir seçim malzemesi yapmak isteyen Tansu Çiller, demokratikleşme ile ilgili olarak hiçbir zaman tutamayacağı sözleri verirken gününü kurtarmayı düşünüyordu.
0 zaman verilen sözlerin hesabının bir gün sorulacağını ya tahmin etmiyordu ya da “Avrupa bu işlerde ticari davranır. Kendi çıkarlarını feda etmez” diye düşünüyordu.
Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye’ye dün kestiği para cezası bu hesapların tutmayabileceğini ortaya koydu.
Avrupa Topluluğu’nun, Parlamento’nun bu kararına uyup uymayacağını önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Büyük bir ihtimalle Avrupa Parlamentosu’nun bu kararı Türkiye’de belirli bir kesim tarafından tapkiyle karşılanacak. Türkiye’nin kendi iradesini üç kuruş paraya satmayacağı gibi iler tutar tarafı olmayan görüşler kendisine yeni ve verimli bir ortam daha bulacak.
Türkiye’nin kendi özgür iradesini kullanması ile Türk insanının demokrasi ve insan hakları konusundaki talepleri sanki birbirleriyle çelişiyormuş gibi bir hava yaratılacak.
Türkiye, taa Tanzimat’tan beri Batılı olmaya, Avrupa’nın bir parçası olmaya çalışıyor.
Çağdaş medeniyet düzeyine ulaşmanın yolunun Avrupa’dan geçtiğini biliyor.
Bunun içindir ki, Avrupa’nın herhangi bir ülkesinde herhangi bir vatandaşın sahip olacağı hakların benzerlerine Türk vatandaşlarının da sahip olması isteniyor.
Düşünceyi açıklamanın suç sayılmaması, insanların yazdıkları yazılardan dolayı hapislerde süründürülmemesi bekleniyor. Ceberrut devletin yerini vatandaşın kişisel haklarına saygı duyan, demokratik hukuk devletinin alması gerekiyor.
Bazıları ne kadar aksini iddia ederlerse etsinler ben Avrupa Parlamentosu’nun son kararının, Türkiye’nin Avrupa’nın ayrılmaz ve eşit bir parçası olmasını isteyenlerin samimi görüşlerinin bir ifadesi olduğuna, bunu yansıttığına inanıyorum.
Onlar, kendi sahip oldukları haklardan yararlanmaya Türk insanının da layık olduğunu düşünüyorlar.
İnsan haklarına saygılı, demokratik bir Türkiye’nin Avrupa’da yeri olduğuna inanıyorlar.
Buna bir de bizim yöneticilerimiz inansa, her şey ne kadar farklı olacak.
