Milli Eğitim Bakanı'nın günahı
Tansu Çiller’in önümüzdeki seçimlerde eski Refah, yeni Fazilet tabanına oynayacağı dün bir kez daha ortaya çıktı.
Türbanlı fotoğraflarını poster yaparak çıktığı yolda şimdiki hedefi Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay.
Milli Eğitim Bakanı Uluğbay’ın ‘suç dosyası’ bir hayli kabarık: Temel eğitimin diğer medeni ülkelerde olduğu gibi kesintisiz sekiz yıla çıkarılması, tarikatların kaçak Kuran kurslarıyla mücadele edilmesi, imam hatip okullarının şeriatçı kadrolaşmanın arka bahçesi olarak kullanılmasının önlenmesi, türban konusunda geçerli yasalara ve yönetmeliklere sıkı biçimde uyulmasının sağlanması.
‘Suç dosyası’ böyle olunca Uluğbay’ın kellesinin alınmasının neden Tansu Çiller’in tek isteği haline geldiği daha açık anlaşılıyor.
Temel eğitimin sekiz yıla çıkarılması ve bu sürenin kesintisiz olarak uygulanması kararı, cumhuriyet tarihinin en önemli eğitim reformlarından biriydi.
Bu karar çok küçük bir azınlık dışında toplumun büyük kesiminden destek görmüş, bu destek trilyonlarca liraya varan gönüllü katılımlarla da açıkça ortaya konmuştu.
Temel eğitimin dini esaslar üzerine oturtulması anlamına gelen Kuran kursları konusunda Uluğbay’ın tavizsiz tutumu da toplumun her kesiminden büyük destek görmüştü. Elbette, Türkiye’ye dini esaslara dayalı bir yönetim getirmeye hevesli olan kesim dışında…
Uluğbay’ın türban konusundaki tutumu ise yeni yasaklamalar getirmekten çok var olan yasa ve yönetmelikler ile yüksek mahkeme kararlarının uygulanmasında ısrarcı olmaktan ibaretti.
Şimdi bunları yaptığı için bir bakanın kellesi isteniyor.
Bülent Ecevit, bugüne kadar toplum nezdindeki saygınlığını, ilkelerini her zaman günlük çıkarlarının üzerinde tutması ile sağlamış bir parti genel başkanı.
Üç ay sürecek bir başbakanlık hevesi için Uluğbay’ı feda edip etmeyeceğini bir iki gün içinde hep birlikte öğreneceğiz.
Ecevit’in yapması gereken aslında dün Tansu Çiller kendisine bu öneriyi getirdiğinde kapıyı çarpıp, çıkıp gitmek olmalıydı.
Ama ya kibarlığından ya da ‘Türkiye’yi hükümetsiz bırakmamak’ isteğiyle yanıp tutuşmasından olsa gerek bunu yapamadı.
Tansu Çiller’in bu dayatmasından sonra Ecevit şimdi Meclis’teki güvenoyundan çok daha ciddi bir sınavla karşı karşıya kalmış bulunuyor.
Ya Uluğbay’ı feda edecek ve kendi inanılırlığını, ilkelere bağlılığı konusundaki görüntüsünü harcayacak ya da Tansu Çiller’in dayatmasına direnecek.
Türk siyaseti geçtiğimiz dönemde girdiği bütün ahlak sınavlarından sınıfta kaldı. Dilerim Ecevit bu son ‘kurtarma sınavı’ndan iyi bir notla çıkar.