Mark Twain, “kederimizi kendi içimizde yaşayabiliriz ama dolu dolu bir neşe yaşamak için onu bir başka kişiyle paylaşmamız gerekir” diye bir söz söylemiş ve ben de altını çizip, “çöplük” hafızamın bir köşesine atmışım..
Çok beğendiğimden değil.. Hatta hiç katılmadığımı bile söyleyebilirim.
Bizim toplumumuzda insanların kederlerini de, neşelerini de başka birileriyle paylaşmadan yaşayamadıklarına inanırım çünkü..
Tek başına dertli dertli oturup iç çekmek bizimki gibi güneşin insanın tam da gözbebeğinin içine girdiği ülkeler için geçerli bir yöntem değil.
Biz en büyük dertlerimizi bazen hiç tanımadığımız insanlarla bile paylaşmakta bir sakınca görmeyiz. Bize en kederli anılarımızı hatırlatan şarkıları bile bağıra çağıra söyleyebilir, hatta kalkıp onlar çalarken şıkır şıkır göbek bile atabiliriz.
Geçen gün otomobille uzun bir yolculuk yaparken aklıma geldi bunlar.
CD çalarda “Söz vermiş şarkılar” dönüyordu. Murathan Mungan’ın sözleri üzerine yazılmış 18 şarkı..
Murathan Mungan’ın sözlerini yazdığı bu şarkıları 18 değişik sanatçı yorumlamış bu kez.. Çoğu daha önceden bildiğimiz ve çok sevdiğimiz şarkılar..
Murathan’ın büyüsü!
İnsanın derdini de, neşesini de başkalarıyla paylaşmasına olanak veren büyülü sözler..
Murathan’ın sözlerini yazdığı şarkılar belki hiçbir zaman “Zalim” gibi bir “hit” olmadı.. Belki Serdar Ortaç’ın “sokak köpeği kadar gururlu ol, yüzüme havla”sındaki gibi “ortalama” beğeniye hitap da etmedi.
Ama her dinleyişinizde yeniden keşfedebileceğiniz, sözleri üzerine dalıp düşüneceğiniz şarkılar bunlar.
Şarkıların sözlerine kulak verdiğinizde Murathan’ın şarkılarındaki büyünün ne olduğunu daha iyi anlıyorsunuz..
Gerçek duygular bunlar ve “gerçekmiş gibi” yapmadığı için aradan yıllar geçtikten sonra bile ilk dinlediğinizdeki duygularınızı capcaplı hissedebiliyorsunuz..
Aylin Aslım’ın yeni yorumuyla “Kimdi giden, kimdi kalan / Aslında giden değil / Kalandır terkeden / Giden de bu yüzden / Gitmiştir zaten”i dinlediğinizde geçmiş ayrılıkları, verilmemiş hesapları hatırlamanıza engel olamıyorsunuz..
Ya da Sezen Aksu’nun yorumuyla: “Oysa sevgili, bir tek sevgili / Nasıl değiştirir dünyanın gerçeğini..”
Nükhet Duru da “Aşk Yeniden”i yorumlamış.. “Gözlerim doluyor aşkımın şiddetinden / Ağlamak istiyorum. / Yıldızlar tutuşurken gecelerin şehvetinden / Kendimden taşıyorum..”
En beğendiğim şarkıları tekrar tekrar dinlerim, çoğu kişi gibi.. Candan Erçetin’in yorumuyla “Çember” bunlardan biri.. “Ya dışındasındır çemberin / Ya da içinde yer alacaksın / Kendin içindeyken / Kafan dışındaysa /Çaresi yok kardeşim / Her akşam böyle içip kederlenip / Mutsuz olacaksın / Meyhane masalarında kahrolacaksın / Şiirlerle, şarkılarla / Kendini avutacaksın / Ya dışındasındır çemberin / Ya da içinde yer alacaksın / Kendin içindeyken / Kafan dışındaysa..”
O Müslüm yok mu?
18 şarkılı CD’nin benim için 2 büyük sürprizi var: Birisi Göksel.. Tarzı olgunlaştıkça nasıl bir şarkıcı olduğu daha iyi ortaya çıkıyor… Ötekisi ise Müslüm Gürses.. İddiam şu ki, kimse Müslüm Gürses kadar söyleyemezdi “Olmasa mektubun”u.. Gerçek, yürekten, insanın içine işleyen bir acıyla:
“Olmasa mektubun, yazdıkların olmasa / Kim inanır senle / Ayrıldığımıza. / Sanma unutulur kalp ağrısı zamanla / Her şeyi unutarak / Yaşanır sanma..”
“Neydi bir arada tutan şey ikimizi / Birleştiren neydi ellerimizi / Bırak bana anlatma imkânsız sevgimizi / Sevmek bir çok şeyi göze almaktır…”
Ve benim şarkım.. Ne zaman canım sıkıntıdan daralsa imdadıma yetişen, içimde umut çiçekleri açtırıp cesaretimi yenileyen “Fırtına”:
“Ne geçmiş tükendi, ne yarınlar / Hayat yeniler bizleri / Geçse de yolumuz bozkırlardan / Denizlere çıkar sokaklar..”
Türk hafif müziğinin, esasen “anlamlı sözler müziği” olduğunu bize yeniden hatırlatan bir “albüm” bu..
Murathan’ın sözlerine kulak verin, pişman olmayacaksınız.
