MİLLİYET

Vakıf gelirlerine TBMM denetimi şart

  Kamu kuruluşlarının hizmetlerini yürütürken, kendi çatıları altında kurulmuş değişik vakıflara “bağış” görüntülü “haraç” toplamaları uygulaması, belli ki tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarını rahatsız ediyor.

Dün bu konuda birçok okuyucu şikâyeti aldım. Hepsi, her gün herkesin yaşayabileceği türden olaylar…
Pasaport alırken “Polis Piyangosu” almak zorunda kalanlardan tutun da otomobil ruhsatı almak için “Şoförler Cemiyeti”ne bağış yapanlara kadar bir dolu örnek..

Tuvalete bağış
Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün de bir e-postayla bazı ilginç örnekler sıralamış. Önce Aygün’ün verdiği bu örnekleri okuyalım:
• Ankara Adliyesi’nde tuvaleti kullanmak isteyenler Adalet Teşkilatını Güçlendirme Vakfı’nın sattığı 250 bin liralık jetonlardan almak zorunda kalıyorlar.
• Merkez Bankası Sosyal Güvenlik ve Yardımlaşma Vakfı: Son 5 yılda, 1 katrilyon 555 trilyon lira gelir elde etti.
• Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı: 2001 yılında 24 trilyon 475 milyar lira gelir elde etti.
• Türkiye Elektrik Kurumu Vakfı: 2001 yılı geliri 5 trilyon lira.
• Orman Genel Müdürlüğü Yardımlaşma Vakfı: 2001 yılı geliri 1 trilyon 202 milyar lira.
• Gümrük Vakfı: 2000 yılı geliri 1 trilyon 488 milyar lira, son 5 yıl geliri 11 trilyon lira.
• Türk Polis Teşkilatını Güçlendirme Vakfı: Son 4 yılda kasasına giren meblağ 160 trilyon 462 milyar lira, 2001 yılında 55 trilyon lira.
• İstanbul Trafik Vakfı: Son 4 yılda 1 trilyon 57 milyar lira.
• Ankara Trafik Vakfı: Son 4 yılda 1 trilyon 117 milyar lira.
• Milli Eğitim Vakfı: Son 4 yılda 19 trilyon 504 milyar lira.
• İdareciler Vakfı: Son 4 yılda 12 trilyon 700 milyar lira.
• Tapu Kadastro Sosyal Yardım, Eğitim ve Emek Vakfı: Son 5 yılda 13 trilyon 275 milyar lira.
• Nüfus Hizmetleri Güçlendirme Vakfı: Son 4 yılda 16 trilyon 888 milyar lira.

6 milyar dolarlık ‘haraç’
Örnekler böylece uzayıp gidiyor. Hepsini bu köşeye sığdırmanın imkânı yok ama toplam bir rakam vermek de mümkün. 4 bin 571 vakıf, her yıl vatandaşlardan topladıkları “haraç”la, 6 milyar dolara yakın bir gelir elde ediyor. (2002 toplam vergi geliri yaklaşık 41 milyar dolar.. Gelir vergisi tahsilatımız ise 9.5 milyar dolar.)
Devletin vergi gelirlerinin, kamu kuruluşlarının tüm ihtiyaçlarını karşılamaya yetmediğini biliyoruz.
Bu yüzden, kamu kuruluşlarının kendi günlük ihtiyaçlarını karşılamak üzere böyle bir yola başvurmaları da artık “standart” bir uygulama..
Ancak unutulmaması gereken bir şey var: Bu vakıfların elde ettikleri gelirler, Bütçe Kanunu’nun dışında kalıyor. Yani TBMM denetiminin de dışındalar.

Bir tür vergi…
Bu harcamalar aynı zamanda “keyfilik” de demek. (Elbette, bu vakıfların idarecilerinin yolsuzluklar yaptıklarını, paraları ceplerine attıklarını iddia edecek değilim. Böyle bir bilgim yok ve somut bir delil olmadan kimse bu nedenle suçlanmamalı..)
Ancak, vakıflar aracılığıyla toplanan bu paraların bir tür “vergi” olduğunu düşünmek de mümkün. Hizmetin görülmesi sırasında, hizmetten yararlananın ödediği bir tür vergi. Bu durum, bu gelirlerin toplanması ve harcanmasının TBMM denetiminde olmasını zorunlu kılıyor.

Yasal zemin gerekli
Demek ki böyle bir yasal düzenleme gerekiyor. Mademki hizmetin yürütülmesi için bu paraların toplanması şart, o halde bu işlemin yasal bir zemini olmalı.. Geçmiş hükümetin bu konuda bir yasa çıkarma hazırlığı olduğunu hatırlıyorum. Erdoğan hükümetinin de vatandaşları rahatsız eden bu uygulamanın üzerine gitmekte ihmalkâr davranmaması gerekiyor.