Böylesini daha önce hiç görmemiştik: Meclis’ten kanun çıkararak, devletin denetim elemanlarının yazdıkları raporların geçersiz hale getirilmesi..
Devletin denetim elemanlarının yazdıkları raporların dikkate alınmaması elbette ilk kez rastlanan bir olay değil, ülkemizde.
Raporları sumen altında bekletmek, savcılıklara iletmemek, rapor yazım aşamasındayken müfettişlere başka “acil” işler vermek gibi bir sürü “geçerli yöntem” biliyorduk..
Ama bu ilk kez oluyor. Kanun çıkararak, bazı raporlar geçersiz sayılıyor.
Oysa güzel başlamıştı
“Vergi Barışı” gibi güzel bir isim altında yapılan yasal düzenleme, vergi daireleriyle sorunları olan mükelleflere iyi bir olanak sağladı.
27 Şubat 2003 tarihli bu kanunda, vergi mükelleflerine 1998’den 2001 yılına kadar yaptıkları vergi beyanlarında, bir matrah artışı yaptıkları takdirde, söz konusu dönemlerle ilgili olarak vergi incelemesi yapılamayacağı esası getirildi.
Sürmekte olan denetimler için de bir aylık bir süre kondu. Bu süre içinde rapora bağlanan ve matrahlarında fark görülen mükellefler ek bir vergi ödeyecekti. Raporlar bu süre içinde yazılmamışsa herhangi bir işlem yapılmayacaktı.
Manşetlik haberdi ama..
Nedim Şener’in pazar ve pazartesi günü yayımlanan Milliyet’te yer alan haberleri bu sürenin, gece yarısı TBMM’den geçiriliveren bir “düzeltme maddesi” ile 20 güne indirildiğini ortaya koydu. İlginç olan bu değişiklikten en çok yararlanacak olanların Recep Tayyip Erdoğan’ın yakın destekçisi Albayraklar Grubu ile İstanbul Belediyesi’nin şirketleri olmasıydı.
Doğrusunu isterseniz bunun bir tesadüf olduğunu düşünmek istiyordum. Belli bir vergi mükellefini kurtarmak için TBMM’nin kanun yapma yetkisinin kullanılmasının düşünülemeyeceğine inanmak istiyordum. Bu yüzden aslında pazar günkü gazetenin manşetinde yer alması gereken haber, birinci sayfada ama daha küçük olarak yayımlandı.
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan pazar sabahı CNN Türk’te yayımlanan Cafe Siyaset programının konuğu oldu. Murat Yetkin ve Mete Belovacıklı’nın Milliyet’in haberi ile ilgili olarak sorduğu soruyu Maliye Bakanı şöyle yanıtladı:
Bir garip tablo
“Biz dedik ki bir ay içinde yapılan incelemelerden verilen raporlar geçerli olacaktır. Ama baktık ki son zamanlarda bilhassa bana gelen bilgilerde, bizim üst yapıdan arkadaşların getirdiği bilgiler, acele edip bir an önce bu raporları verelim, ne kadar fazla olursa olsun, nasıl olursa elimizden çıkıyor diye, bir takım haksız raporların düzenlendiğini biz istihbar ettik. Bizim teşkilatımız da bu şekilde bilgi getirdi. Biz dedik ki o zaman incelenecek bu bir aylık süreyi biraz daha erkene alalım ki hakikaten tarafsız bir şekilde incelenmiş olan raporları ele alalım, biraz şey katılmış raporları da pek kaale almayalım onları da normal vergi barışından istifade ettirelim dedik.”
Veto yetkisini kullanmalı
Şimdi bu konuşmadan nasıl bir sonuç çıkarmalıyız?
Varabildiğim en hafif yargı şu: Maliye Bakanı ve bakanlığın “üst yapısı”, Hesap Uzmanları’nın haksız raporlar düzenleyebildiğini düşünüyor. AKP teşkilatı da bu konuda bakana “jurnaller” gönderiyor.
Hesap Uzmanları Kurulu, bu ülkenin ciddi kurumlarından biridir. Herkes hesap uzmanı olamaz. Çok ciddi bir giriş sınavı kazanmanız, yardımcılık döneminde başarılı olmanız, sonra uzmanlık sınavını da kazanmanız gerekir. Bu süre içinde deneyimli uzmanların gözetiminde çalışırsınız. “Üstatölardan kanunların inceliklerini, denetimlerin nasıl yapılması gerektiğini öğrenirsiniz. Bu ülkenin adı dedikodulara en az karışan kurumlarından biridir Hesap Uzmanları Kurulu.
Ve bence bağlı olduğu bakan tarafından böylesine bir duruma düşürülmemesi gereken, korunması gereken bir kurumdur.
Yeri geldiğinde, bu devletin bütün olumsuzluklara rağmen hâlâ ayakta kalabiliyor olmasıyla övünebiliyorsak, bu, ülkenin ciddi kurumlarının yıkılmamakta direnmesiyle mümkün olmuştur.
Cumhurbaşkanı, bu garip tabloyu düzeltmek için veto yetkisini mutlaka kullanmalıdır.
