MİLLİYET

Bağımsızlık iyi de çalınan paralar nasıl geri gelecek?

 Recep Tayyip Erdoğan, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nun son kararları ile ilgili olarak artan eleştiriler üzerine “Bağımsız kurulların siyasi iradeden ayrı olmamasını savunduk” dedi. Ve bu “yanlışı” düzeltmek için çalışmaların başlatıldığını bildirdi.

“Siyasi iradeye bağlı bağımsız kurul” ilginç bir şey olmalı…
BDDK’nın kurulmasını zorunlu kılan şey, bankacılık sektörü ile ilgili olarak alınması gereken tamamen “teknik” kararların, siyasi tercihler nedeniyle alınamaması ve bunun da bütün sektörü ciddi bir sıkıntıya sokmasıydı.

Para deposu olunca…
Yasal zorunluluklara uymamayı alışkanlık haline getiren bankaların varlığı, bazı banka sahiplerinin bankalarını sınırsızca kullanabilecekleri bir tür “para deposu” olarak görmeleri gibi sorunların varlığı öteden beri biliniyordu.
Aynı şekilde murakıpların yaptıkları denetlemelerde bütün bu usulsüzlük ve yolsuzlukları tespit ettikleri de…
Ama hiçbir işlem yapılamıyordu, çünkü son kararı verecek olan merci Hazine’den sorumlu bakandı ve onlar da siyasi çıkar hesaplarıyla bu tür denetim raporlarını sumenlerinin altında tutmaya eğilimliydiler.
Sonunda biraz da IMF ve Dünya Bankası’nın zorlamasıyla bankacılık sektörünü düzenleyecek ve siyasi iradeden bağımsız olarak karar alabilecek BDDK kuruldu.
BDDK’nın kurulmasının ardından sistem içindeki çürük dişlerin ayıklanması çabası başladı ve birçok bankaya el konuldu…

Görmezden geliniyor
BDDK’yı, bankalara el koyduğu için eleştirenler, batık bankaların maliyetinin devlet hazinesine yüklendiği noktasından hareket ettiler. Özellikle Tayyip Erdoğan’ın ağzından bu eleştiriyi çok duyduk… Ancak “Bankalar fona alınmasaydı ne yapılacaktı?” sorusunun yanıtını hiç alamadık. O tarihte bankalar TMSF’ye alınmamış olsalardı, bu bankaları kapatmaktan başka çare de yoktu. Bunun bütün Türkiye ekonomisini nasıl bir kaosa sürükleyebileceği genellikle görmezden geliniyor.

Keyifleri yerinde!
BDDK, bütün bankacılık sisteminin kaosa sürüklenmesini önlemeyi başaran bir kurum oldu. Ancak iki önemli sorunun çözülmesi gerekiyor ve AKP, kurulun bağımsızlığı konusundan önce bununla ilgilenmeli. Çünkü bununla ilgili olarak yapılabilecekleri gerçekleştirme gücü, sadece siyasi iktidarda var.
Çözümlenemeyen en büyük sorun, bankaları batıran eski sahiplerinden çaldıkları paraların geri alınması… Bugüne kadar bu bankalardaki zarar, Hazine tarafından karşılandı. Ancak BDDK, Hazine’den aldığı paraları geri ödeyemiyor, çünkü “hortumcu” tabir ettiğimiz kişilerden borçlarını tahsil etmeyi başaramadı.
Bütün batık banka patronları işlerinin başındalar, aynı evlerde oturuyorlar, uçakları, yatları, yurtdışındaki paraları yerli yerinde duruyor… Hiçbirinin hayatında en ufak bir değişiklik olmadığı gibi bundan sonra da olması mümkün görünmüyor.

Tahsilat hızlanmalı
Siyasi iktidarın çözmesi gereken şey bu: Yasalarımız, bugünkü yapılarıyla batık bankacıların hortumladıkları paraları hızla tahsil etmeye izin vermiyor. Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkındaki Kanun, biraz BDDK’nın korkaklığından biraz da yasal süreçlerin uzamasından dolayı işletilemiyor. AKP, gerçekten batırılan bu paraların tahsilini istiyorsa, vakit geçirmeden tahsilat sürecini hızlandıracak bir yasal zemin hazırlamalı…

Top, AKP’de
İkinci sorun ise BDDK başta olmak üzere bağımsız kurulların nasıl denetleneceği sorunu… Bu kurulların yaptıkları işlemlerin sağlıklı olarak denetlenmesi ve verdikleri keyfi kararların hesabının yasal olarak sorulabilmesi gerekiyor. Burada da top AKP iktidarında.
Eğer AKP, bu kurullar ile ilgili bir “çalışma” gerçekten yapıyorsa, bu bağımsız kurulların bağımsızlıklarına yönelik değil, tahsilatın hızlandırılmasına ve iç denetimlerine yönelik olmalı.