HÜRRİYET

Ve babaları onları okula gönderdi!

O fotoğraf Milliyet gazetesinin yazı işleri masasında önüme geldiğinde aklıma ilk gelen şey Ceyhun Atuf Kansu’nun yazdığı bir şiirdi.
Rahmetli Ceyhun Atuf Kansu, bu şiiri yıkılan bir köy okulunun duvarının altında hayatını kaybeden bir öğretmenden etkilenerek yazmıştı.
O köy öğretmeninin adı Şefik Sınığ idi ve son sözleri “bana çiçek getirin, dünyanın bütün çiçeklerini buraya getirin” olmuştu.
Şöyle yazacaktı Ceyhun Atuf Bey:
“Dünyanın bütün çiçeklerini diyorum, / Bütün çiçekleri getirin buraya, / Öğrencilerimi getirin, getirin buraya, / Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer / Bütün köy çocuklarını getirin buraya, / Son bir ders vereceğim onlara, /Son şarkımı söyleyeceğim, / Getirin getirin …  ve sonra öleceğim.” (Dünyanın bütün çiçekleri isimli bu şiiri internetten bulup, sonuna kadar okumanızı öneririm.)
Medine Dilek Yıldırım’ın sonradan “Baba Beni Okula Gönder” kampanyasının sembolü olan o fotoğrafını gördüğümde hatırladığım dize de buydu:
“Kaya diplerinde açmış çiğdemlere benzer!”
Gizli, sessiz, bakımsız ama kokusu eşsiz bir çiçek!
Medine, o tarihte 5 yaşındaydı.
Siirt’in Meydandere köyünde yaşıyordu.
Dalgalı sarı saçları, yüzünün neredeyse yarısını kaplayan iri mavi gözleri, pırıl pırıl dişleriyle, kocaman gülümseyen dudaklarıyla günler boyu bilgisayarımın ekran görüntüsü olarak bana bakıp, durdu.
Ona her bakışımda Yasemin’i düşündüm, Yasemin’e her sarılışımda onu hatırladım.
“Baba Beni Okula Gönder” kampanyası olmasaydı, Medine bir istatistikte yer alan, kimliksiz bir kız çocuğu olarak kalacaktı.
O tarihte resmi rakamlar 600 bin kız çocuğunun okula gönderilmediğinden söz ediyordu, gayrı resmi rakamları elbette bilemiyorduk.
Milliyet’in bir sosyal sorumluluk projesiydi.
Projenin ilk hazırlıkları yapılırken Milliyet’te Genel yayın Yönetmeniydim. Hanzade Doğan Boyner’in bu kampanyayı hayata geçirmek ve sürdürmek konusundaki azmini hayranlıkla izlemiştim.
Doğarken bütün şanslar adeta kucağına bırakılmış bir genç kadının, böyle olanaklara sahip olmayan kız çocukları için bir şeyler yapmak için didindiğine tanıklık ettim.
Tijen Mergen’in, rahmetli Türkan Saylan’ın emeklerini de anmalıyım.
Bu kampanya olmasaydı, Medine de kendi yaşındaki yüz binlerce kız çocuğunun kaderini yaşayacaktı.
Okula gitmeyecek, şiir okumayı, adını yazmayı, aritmetiği öğrenemeyecekti.
Tıpkı annesi gibi. Tıpkı yüz binlerce kız çocuğu gibi.
Medine’nin babası onu okula göndermeyecekti, çünkü köylerinde okul yoktu.
Köyün erkek çocukları topluca yakınlardaki bir okula giderlerken, köyün kız çocukları ise yaşıtlarını camdan seyretmek zorunda kalacaklardı.
Su taşıyacaklar, yerleri süpürecekler, bulaşıklara yardım edecekler, kendilerinden küçük kardeşlerine bakacaklardı.
Biraz büyüdüklerinde de evlendirilip, evden gönderileceklerdi.
Aynı işleri bu kez kaynanasının evinde yapacaktı Medine.
Çocukları kendisi gibi kız olduğunda da içinden sessiz bir feryat kopacaktı.
Dışa hiçbir zaman vuramayacağı, kimselere duyuramayacağı bir acı çığlık.
Medine, “Baba Beni Okula Gönder” (BBOG) projesiyle yapılan kız yurtlarından birinde kalarak okula gidebildi, Şehit Selahattin Eşin okulunda 8. Sınıfa devam ediyor.
Şimdi 15 yaşında, doktor olmak istiyor, İstanbul’da ya da Ankara’da okumak.
Hanzade bu iş başladığında “hayalimiz, hayal kurabilen çocuklardır” diyordu, Medine’nin de bir hayali var şimdi: “Aslında İngiltere’de okusam süper olur!”
Kaya diplerinde açan, eşsiz çiçeklerin solup gitmemesi için başlatılan Baba Beni Okula Gönder kampanyası da artık Aydın Doğan Vakfı tarafından sürdürülüyor ve 10. Yılını bitirdi.
BBOG in ilk adımlarını atıldığında kız çocuklarının okula gitme oranı erkeklere göre yüzde 30 geride idi.
Bugün ilk okul çağındaki kız ve erkek çocuklarının okullaşma oranında  hiç bir fark kalmadı.
7’si Aydın Doğan Vakfı tarafından yaptırılmış 33 yurt şu anda kız çocuklarının kendilerine çizilen kaderi değiştirmeleri için hizmet veriyor.
Bundan sonra da AD Vakfı hem maddi olarak hem de manevi olarak bu projenin öncülüğünü yürütmeye devam edecek.
Hanzade Doğan Boyner’in şu sözlerine dikkatinizi çekmek isterim, yapılan işin ne kadar önemli bir sonuç doğurduğunu daha net görebilmeniz için:
“Baba Beni Okula Gönder projesinin yarattığı sosyal etkiyi ölçmek amacıyla bir araştırma yaptırdık. Seferberliğimizden faydalanan kız çocuklarının sadece yüzde 6’sı üniversiteye devam etmeyeceğini ve çalışmayacağını söylerken, aynı bölgede aynı yaş grubunda bu oran %38e çıkıyor. BBOG yurtlarında kalan veya burs imkanlarından faydalanan kız çocuklarının yüzde 88’i ‘tek başıma sağlık ocağına veya hastaneye giderim’ derken, aynı bölgelerde yaşayan aynı akran grubunda bu oran yüzde 70’e düşüyor.”
Proje, kız çocuklarına sadece okuma olanağı vermekle kalmadı, birey olarak toplum içinde tek başlarına ayakta durabilme, hayata asılma gücü vermeyi de başardı.
Aydın Doğan Vakfı’na, bu projeye yurt yaptırarak, küçük tasarruflarıyla bağışta bulunarak destek verenlere, projenin ilk gününden beri içinde olan bir insan olarak teşekkür etmek de boynumun borcudur, sağ olsunlar, var olsunlar.
————————–