Aykut-Fowler, Fenerbahçe-Liverpool hattı
Dünkü Radikal’de, Salim Alpaslan, Londra’dan şu satırları yazdı: “Bu güzel kentte volta atmak varken, müthiş Arsenal-Liverpool derbisi için TV başında kalmışım iyi ki. Liverpool, yenilse şampiyonlukta gerilere düşecek.
Manchester United’ı bir daha yakalaması artık mucize. Ama şanslı bir gününde. Büyük golcüleri Fowler 62. dakikada yere indiriliyor. Düüt penaltı. Fowler hakeme koşuyor, ısrarla ‘penaltı değildi’ diyor… Karar değişmiyor. Topu kasten auta atacağını anlayan arkadaşlarının itirazına rağmen kullanıyor penaltıyı. Kaleci, yumuşacık dürtülen topu çelince, ağlara göndermek bir başka Liverpoolluya kalıyor. FIFA yalan söylemediği, kıvırmadığı, hakkı olmayanı almadığı, avantajı reddettiği için Fowler’i kutlayacak, ilkelerinden ötürü ona övgüler yağdıracaktır.”
Salim’in yazısını okurken gözümün önüne Ali Şen geldi. Hani Türkiye’nin yetiştirdiği en büyük golcülerden birisi olan, Fenerbahçe’deki yeri ortalığa saçılan milyonlarca dolara rağmen hala doldurulamayan Aykut’u, Fenerbahçe’den uzaklaştıran adam var ya, işte o…
Hatırlayacaksınız, Aykut’un tek suçu, kendi golüyle kazanılmış Trabzon maçından sonra, Trabzonlu meslektaşlarının gönlünü almak ve seyirciyi terbiye etmek için centilmence sözler söylemekti.
Acaba Ali Şen, Liverpool’da yönetici olsaydı, Fowler’ın hali nice olurdu? Oğuz’un, Aykut’un, Bülent’in başına gelenler Fowler’ın da başına gelir miydi?
Yoksa Ali Şen düşüncesindekiler hiçbir zaman Liverpool gibi bir kulübün başına gelemeyeceği için mi Liverpool, Liverpool olmuştu?
Fenerbahçe’yi, Fenerbahçe yapan, işgal ordularına karşı Türk direnişinin simgesi haline getiren, sporcu ruhunu yücelten de zaten eskinin bu değerlerini korumak ve savunmak değil miydi?
Bugünün Türkiyesi’nde ne yazık ki, en yükselen değer ‘ne yaparsan yap, işini gör’ anlayışı. Ve bu anlayış toplumdaki herşey gibi Fenerbahçe’yi de zaman zaman egemenliği altına alıyor. Fenerbahçe’yi, televizyon kanalları arasındaki ucuz rekabetin bir parçası haline getirip, ligden çekilmek gibi gerçek bir sporcunun aklından dahi geçmeyecek politikaların oyuncağı yapıyor.
Ama ben inanıyorum ki Fenerbahçeliliğin özünde var olan centilmenlik, sportmenlik ve temiz ahlak yine galip gelecek. Ve bizler eskiden olduğu gibi yine heryerde göğsümüzü gere gere “Ben Fenerbahçeliyim” demeye devam edeceğiz.