Moralinizi bozmak gibi olmasın ama
Fenerbahçe’nin AEK maçını televizyondan izledim. Ne televizyonda maçı anlatan sunucuya ne de maçtan sonra gazetelere yansıyan başlıklara ve yorumlara katılmıyorum. Evet, Fenerbahçe’nin son hazırlık maçında AEK’yi yenmesi başarıdır.
Ama unutmamalıyız ki Yunanistan’daki futbolun genel düzeyi Türkiye’nin çok altında. Benim gibi Pazar geceleri dünyanın çeşitli Avrupa ülkelerinin televizyonlarındaki spor programlarını takip eden çok iyi bilirler ki Yunanistan’a futbol birinci derecede önem verilen bir spor değil. Bu yüzden Fenerbahçe’nin AEK’yi 2 –1 yenmesini çok büyütülecek bir başarı olarak görmüyorum. Normal şartlar altında Fenerbahçe’nin AEK’ye fark atması gerekirdi.
AEK maçında Fenerbahçe defansı başarılı oynadı. Yenilen gol dışında hata yapmadı. Murat başarılıydı. Högh, Danimarka Milli Takımı’nda da oynadığı yerde oynuyor ve görevini başarıyla yapıyor. Halil İbrahim’in yerine oyuna giren genç oyuncu Serkan da başarılıydı. Halil İbrahim kendini düzeltmeyi başaramazsa bu sene biraz zorlanacak gibi görünüyor.
Bu sezon da geçen sezon olduğu gibi az gol yiyen bir Fenerbahçe göreceğiz.
Ama az gol yemek şampiyon olmaya yetecek mi, işte bu konu biraz karışık.
Gerçi biz Stankoviç’in ilk döneminde 1 – 0 ve 0 – 0 lık sonuçlarla şampiyonluğu da gördük ama o zaman üç puan uygulaması yoktu.
AEK maçında Fenerbahçe’nin gol pozisyonu yoktu. İki gol de tesadüflerle oldu. Futbol tanrısının her zaman Fenerbahçe’nin yanında olmayacağını unutmamak gerek.
Fenerbahçe’nin orta sahası hala problemli. Ne forvete top atabiliyor ne de ileri çıkarak forvete destek oluyor.
İleri uç oyuncularının bu kadar çok ofsayta düşmelerindeki en büyük sebep orta saha oyuncularının ayaklarından topu zamanında çıkaramamaları. İleriye top atmayı bilen adam olmayınca ne Boliç’e, ne Saffet’e ne de Sabin’e kızmaya kimsenin hakkı yok.
İstanbulspor’un Werder Bremen maçında dikkatle izledim Oğuz’u. İleriye doğru 8 uzun top attı. Bunlardan tam altı tanesi yerini buldu. Bir tanesini Saffet anlayamadı, bir tanesi de rakibe gitti. Böylesine yüksek düzeyde oynayabilen kaç orta saha oyuncusu var?
Bu nedenle diyorum ki bu sene yine Oğuz’u arayacağız. Orta sahasında Oğuz gibi, Sergen gibi isimleri olmayan takımların sıradan takımlardan bir farkı olmayacağını göreceğiz. Futbol oyununu oynamak için kazmalara değil, teknik ayaklara ihtiyaç olduğunu bir kez daha anlayacağız.
Fenerbahçe’yi bu sezon işte bu tehlike bekliyor.