Başbakan kendine ’özel çete’ mi kurmuş?
CHP Milletvekili Ahmet Ersin “ortam dinlenmesi” amacıyla 2005 yılında ithal edilen araçların kime ait olduğunu sormuş, aldığı yanıt şu: “Gizli bilgidir, söyleyemeyiz!”
Milletvekilinden saklanan bilgi şöyle bir şey olmalı:
“İthal edilen araçlardan şu kadarı Emniyet’in, bu kadarı MİT’in, o kadarı da Jandarma’nın kullanımında bulunmaktadır!”
Böyle bir bilginin neresinin ağır güvenlik açıklarına yol açacak gizlilik ihlali yaratabileceğini düşünemiyorum.
Bu bilginin bir milletvekilinden saklanmasının iki nedeni olabilir.
1- Bu araçlar, bizlerin zannettiği gibi sadece devletin resmi kurumlarının emrinde değildir.
2- Bu araçların nerede olduğunu zaten İçişleri Bakanlığı bile bilmemektedir.
Böyle olmuş olma ihtimalini artıran durum, “ortam dinlemesi” ile elde edilen bazı kayıtların uluorta herkesin elinde dolaşıyor olmasıdır.
Yüzlerce, binlerce araçtan değil, sadece 11 araçtan söz ediyoruz. İçindeki aletleri kullanmayı bilen teknisyenlerin sayıları da buna paralel olarak sınırlı olmalı. Bu aletleri kullananların amirlerinin sayıları daha da az olmalı.
Ama ne hesap sorulan birisi var ne de bu araçların kayıtlarının yasadışı kullanımı nedeniyle cezalandırılan biri.
CHP milletvekili Ersin, araçların Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından kurulan bir özel istihbarat teşkilatının elinde olduğunu da iddia ediyor.
Bir Başbakan’ın ülkenin yasal güvenlik ve istihbarat örgütleri dururken, kendine bağlı bir özel istihbarat birimi kurması diktatörlük hevesinden başka neyle açıklanabilir?
Başbakan, iktidar gücünün büyüsüne kapılmış bir şekilde hızla meşruiyet sınırlarının dışına çıkıyor. Bu iyi ve hayırlı sonuçlar verecek bir yol değildir.
Silkeleyelim arkadaşlar avantacılar düşecek!
İSTANBUL ’un coğrafik yapısına uymadığı için İETT garajına çekilen Phileas marka otobüs işinde giderek sona yaklaştığımızı düşünüyorum.
Bu otobüslerin her birine 1 milyon 200 bin Euro ödendiği günden beri değişik gazetelerde, değişik köşe yazarları bu işin yanlışlığına dikkat çektiler.
Muhabir arkadaşlarımız, olayın bütün boyutlarını gözler önüne seren haberler çıkardılar.
Dün bu konuda gazetelere yansıyan haberler içinde dikkatimi eski belediye başkanı Ali Müfit Gürtuna’nın sözleri çekti.
Meğerse metrobüs benzeri bir proje için 2003 yılında da bir çalışma yapılmış ama sonra vazgeçilmiş.
Gürtuna o tarihte Phileas otobüsleri için fiyatın 1 milyon 200 bin dolar olduğunu söylüyor.
Fiyatın o tarihten bu tarihe US Dolar’dan Euro’ya nasıl evrim geçirdiği gerçek bir muamma.
Gürtuna’nın iddiasına göre Phileas marka otobüslerin İstanbul koşullarına uymadığı yönünde rapor yazan uzmanlar halen İETT bünyesinde çalışıyorlar.
Bu tür konularda yolsuzluğun peşin bir hüküm olarak verilmesini doğru bulmam. İçimden hep “Umarım bilerek değil, bilmeyerek bu kazığı yemişlerdir” diye geçiririm, çünkü bir kamu görevlisinin rüşvet almak için halkın parasını çarçur edebileceğine inanmak istemem.
Dilerim bu olaydaki sorumluluk da işini bilememekten kaynaklansın.
Ama yolsuzluk da olsa, iş bilmezlik de olsa, yapanın yaptığının yanına kár kalmaması gerek.
Bu işi devlet yapmak istemediğine göre görev gazetecilere düşüyor!
“Eski tarz gazeteciliğe” devam arkadaşlar. Biraz daha silkelersek, İstanbul halkının milyonlarca lirasını çöpe atanları düşürebiliriz.
Şimdi ilk hedef 2003’teki raporları ve o raporları yazanları bulmaktır, ileri!
Teğetini sevdiğimin krizi!
IMF, önceki gün “Dünya Ekonomik Görünümü Raporu”nu yayımladı.
Rapor, küresel kriz nedeniyle dünya ekonomisinin hangi düzeyde küçüleceğine ilişkin veriler de içeriyor.
Buna göre, Euro kullanılan ülkelerin toplu halde yüzde 4.2 oranında küçüleceği öngörülüyor.
İngiltere’nin yüzde 4.4 oranında, krizin merkez üssü ABD’nin ise yüzde 2.8 oranında küçülmesi bekleniyor.
Kanada yüzde 2.5 küçülürken, Meksika 3.7 oranında küçülecek. Rusya’nın durumu en iyisi, binde 6 oranında küçülmesi bekleniyor.
Hindistan ekonomisi yüzde 4.5 küçülecek. Çin ve Japonya ise rekor küçülme yaşayacaklar. Birincisi yüzde 6.5, ikincisi yüzde 6.2 küçülecek.
Şimdi sıkı durun, Çin ve Japonya’dan sonraki üçüncü ülkeye geliyoruz. Bu ülke, yöneticisinin deyimiyle “krizi teğet geçerek atlatacak” bir ülke.
Tahmin etmenin zor olmadığını biliyorum.
Türkiye bu yıl yüzde 5.1 oranında küçülecek.
Krizin etkilerini ilk günden itibaren yaşayan ülkeler daha az küçülürlerken, biz cırcır böceği gibi “teğet de teğet” diye öttüğümüz için krizin etkisini daha çok yaşayacağız.istemediğine göre görev gazetecilere düşüyor!
“Eski tarz gazeteciliğe” devam arkadaşlar. Biraz daha silkelersek, İstanbul halkının milyonlarca lirasını çöpe atanları düşürebiliriz.
Şimdi ilk hedef 2003’teki raporları ve o raporları yazanları bulmaktır, ileri!