BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Trabzon’da yaptığı konuşmada yine basına çattı.
Bu sefer sebep, gazetelerin AKP kongrelerindeki gelişmeler ile ilgili haberleri vermesi.
Biliyorsunuz, AKP kongrelerinde, Başbakan’ın “Benim istediğim tek aday olsun” isteklerinden kaynaklanan ertelemeler ve tartışmalar yaşanıyor.
Başbakan, bu haberlerin yayımlanmasına sinirleniyor. “Sana ne Ankara kongresinden” diyor.
Aslında bu işi Başbakan’ın sevdiği türden bir kayıkçı kavgasına çevirip “Benim yazdığımdan sana ne” demek de mümkün ama madem merak ediyor, “yüksek müsaadelerine sığınarak” söyleyeyim:
AKP kongrelerindeki gelişmelerle ilgileniyoruz çünkü bu parti şu anda iktidarda.
Demokratik bir rejimde, halkın oy verdiği bir partinin içinde neler olup bittiğini öğrenme hakkı vardır. Halk o partideki gelişmeleri basın aracılığıyla öğrenir, seçimlerde oy verme kararını verirken başka birçok bilgiyle birlikte bunu da değerlendirir.
Halkın haberdar olma hakkı bunun için kutsaldır.
Yani bu adına demokrasi dediğimiz rejimin “olmaz ise olmaz”larından biridir.
Başbakan “Sana ne” diye sorduğuna ve sinirlendiğine göre, orada herkesin bilmesini istemediği bir şeyler dönüyor demektir.
İşte tam bu nedenle de yanıt “Elbette yazarım” olmalıdır.
Öte yandan bu haberler, AKP özelinden daha geniş bir tabloyu görmemize ve halka göstermemize de yarıyor.
Buna da kısaca “Erdoğan’ın Putinleşme hevesi” diyoruz ki Türkiye’nin nereye götürülmek istendiğini anlatan bir tanımlamadır!
Başbağlar’ı PKK’lı caniler yapmıştı
ERZİNCAN’ın Başbağlar Köyü’nde 5 Temmuz 1993’te PKK tarafından yapılan ve 33 sivilin yaşamını kaybettiği katliamın yıldönümünde anma toplantıları düzenlendi.
Erzincan Valisi’nin törende yaptığı konuşmada şöyle bir bölüm var: “2 Temmuz’da Sivas’ta terörü ateşleyen el ile 5 Temmuz’da birliğimize kurşun sıkan el aynı eldir.”
Vali Bey’in hafızası biraz zayıf olmalı diye düşündüm.
Başbağlar’daki katliamı PKK yaptı ve bugüne kadar bu katliamı başka bir “elin” yaptığına ilişkin bulgu yok. Sorumlusunun PKK’nın Tunceli’deki katilleri olduğu bilgisi de bugüne kadar değişmiş değil. Sivas katliamını ise kimlerin yaptığı mahkeme kararlarıyla da sabit!
“Din elden gidiyor” diye ayaklanıp, “Cumhuriyet burada kuruldu, burada yıkılacak” diye gözü döndürülmüş, şeriatçı güruh!
Vali Bey, belli ki Sivas katliamını unutturmak için uydurulmuş “rövanş” teorilerinin etkisinde fazlasıyla kalmış.
Her iki katliamın tek ortak yönü, acımasız canilerce gerçekleştirilmiş olması.
Birileriyle hesaplaşacağız, her suçu onların üzerine yıkacağız derken, PKK’nın caniliklerini unutturma, başkalarına yamama eğilimi giderek güçleniyor.
Bunun doğru ve iyi bir yol olmadığını söyleyeyim.
Oyuncaktan tahrik olan sapıklar
Nakşibendi Tarikatı’nın İsmailağa Kolu’nun önde gelen isimlerinden Cüppeli Ahmet Hoca, bir fetva yayımlayarak “İslami oyuncak standartlarını” belirlemiş.
Arkadaşımız Okan Konuralp’in haberine göre Hoca’nın internet sitesinde yayımladığı fetvada şöyle bir bölüm var:
“Öyle bebekler yapıyorlar ki saçlarını tarıyorlar; uzun bacaklı falan, bunlara izin verilmiyor. Çünkü normal insanı tahrik edecek gibi. Tıpatıp bebekler, tıpatıp benzetim var, sanki resim gibi, üstelik çıplak gibi.”
“Normal insanı tahrik edecek” dediği şey, çocukların oynadığı oyuncaklar.
Bir oyuncaktan bile tahrik olabilen birisi, toplum için gerçek bir tehlike demektir.
Kontrol altına alınması ve ciddi bir ruhsal tedaviden geçirilmesi gerekir. Serbestçe dolaşmalarına izin verilmemelidir.
Böyle tiplerin yakın çevresindeki kadınların sıkı sıkıya örtünmeleri sanırım bunun için gerekiyor.
Dünkü gazetelerde Afganistan’da beş kere öldürülmek istenen, milletvekilliği elinden alınan bir kadın politikacının, Malalay Joya’nın yazdığı kitap ile ilgili bir haber vardı.
Joya, “Burada kadın öldürmek, kuş öldürmek kadar basit. Kadınlar tutsak hayatı yaşıyorlar” diye yazıyor.
Afganistan’ı kadınlar için bir cehenneme çeviren bu zihniyetle çocukların oyuncak bebeklerinden tahrik olan zihniyet birbirinin ikiz kardeşi.
Yaşam biçimimize ucundan kıyısından müdahalelerle başlayan bu sürecin nereye varabileceğini görmek ve mücadele etmek zorundayız.