Bu savunma artık komik kaçıyor
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Norveç Başbakanı “tutuklu gazeteciler ve basın özgürlüğü” sorununa değinince şöyle dedi:
“Gazetecilik gibi görünse de sanıldığı gibi değil, terör örgütü üyeliğinden, evrakta sahteciliğe kadar yasak fiillerden cezaevindeler.”
Devletimizin resmi görüşü bu ve TBMM Başkanı olarak Cemil Çiçek’in başka türlü bir yanıt vermesi, aksini düşünüyor olsaydı bile zaten mümkün değildi. Ancak Çiçek, “bu çok iyi bildiğim bir konu” diye özellikle de vurgulamış.
Ama bu sözleriyle Norveç Başbakanı’nı ikna edebilmiş olduğunu da zannetmiyorum. Çünkü her uluslararası platformda Türk yetkililer bunu söylüyor ama Avrupalılar ve Amerikalılar tatmin olmuyorlar ki her seferinde aynı soruyu sormaya devam ediyorlar.
Artık dünya çok küçük ve bir yerde olup bitenler, başkalarının gözünden saklanamıyor. Bir batılıya “bu gazeteci terörist, onun için hapiste” dediğiniz zaman onlar da haklı olarak “silah nerede, cinayetler nerede, örgütsel ilişki nerede” diye düşünüyorlar ve onu da göremeyince sormaya devam ediyorlar. Çünkü onlar da iddianamelerde neler yazılı olduğunun, savcılık sorgularında nelerin sorulduğunun farkındalar.
Gazetecilere sorulanlar “o kitabı niye yazdın, bu kitabı sen mi yazdın, o haberi neden yazdın, o başlığı neden attın” gibi sorulardan ibaret.
Haklarında savcılıktan ve polisten sızdırılan suçlama iddiaları çarşaf çarşaf yayımlanırken gazetecilerin duruşma sırasında yaptıkları savunmalar sadece birkaç paragraf yer alabildiği için kimsenin haberi de olmuyor. Türkiye’de artık “referans gazetesi” kalmadığı için! Ama Allahtan internet var.
İnternette Soner Yalçın, Doğan Yurdakul, Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan, Coşkun Musluk, Sait Çakır, Nedim Şener ve Ahmet Şık’ın savunmalarını (mesela Odatv internet sitesinde tam metinleri var) okuyabilirsiniz. Orada açıkça görülüyor ki suçlamalar gazetecilik faaliyetleri ile ilgili, savunmalar da onun üzerinden yapılıyor.
Bu gerçekler orta yerde dururken istediğiniz kadar “onlar gazeteci değil, terörist” deyin.
Herkes neyin ne olduğunu biliyor!
İnsan Hakları Komiseri böyle diyor
AVRUPA İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammerberg’in Ekim ayında Türkiye’de yaptığı incelemelerin ardından hazırladığı rapor yayımlandı.
Bizlerin uzun süredir yazdığımız konuların bir tekrarı gibi! Yorum eklemeden rapordan küçük pasajlar aktaracağım:
“Komiser, özel yetkili ağır ceza mahkemelerinde savunma hakkına olağan ceza usulüne kıyasla çok ciddi kısıtlamalar getirildiğini göz önünde bulundurarak, yetkili makamları bu mahkemelerin gerekliliğini gözden geçirmeye teşvik etmektedir.”
“Komiser, terörizm ve bir suç örgütüne üyelikle ilgili bazı suçların tanımı ve bunların mahkemeler tarafından geniş olarak yorumlanması konusunda kaygılarını ifade etmektedir.
“Komiser, savcıların ve hâkimlerin, özellikle terörist eylemler ile düşünce, ifade, toplantı ve dernek özgürlüğü hakları kapsamına giren eylemler arasındaki sınırı ilgilendiren AİHM içtihatları konusunda daha hassas hale getirilmeleri gerektiğini düşünmektedir.”
“Komiser, özellikle AİHM içtihadı göz önüne alındığında, tutukluluğa çok sık başvurulmasına ve uzun tutukluluğa ilişkin kaygılarını tekrarlamaktadır. Komiser, yetkili makamları, kişilerin mahkûm olmadan önce tutuklu olarak geçirdiği sürelerin makul sınırlar dışına çıktığı durumlardan kaçınmaya acilen davet etmektedir, çünkü bu uygulama, tutukluluğun cezaya dönüşmesi” anlamına gelebilmektedir.”