Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Ders çıkar belki ama hesap veren olmaz

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, seçim gecesi ilk sonuçlar alınmaya başladıktan sonra yaptığı basın toplantısında “sonuçlardan herkesin kendi dersini çıkaracağını” söyledi.

Eminim birçok kişi de böyle düşünüyor, seçimlerin siyaset yaşamımızın geleceği için verdiği derslerden yararlanılacağını umuyor. Ben de bu görüşte olmak isterdim aslında.

Kişisel görüşüm şu ki, kimse ders filan çıkarmayacak!

Çünkü bizim siyasi parti düzenimiz bunun önündeki en büyük engel.

Siyasi partilerimizde normal bir demokratik işleyiş olsaydı, bugünden itibaren parti örgütleri toplanarak seçim sonuçlarını tartışırlardı.

Seçim stratejisinde yapılan hatalar, parti programının halkın isteklerine ne kadar yanıt verdiği gibi konular masaya yatırılırdı.

Demokratik işleyiş, seçim sonuçlarının gereğinin yerine getirilmesini sağlardı.

Başarısız olan ayrılır, yerlerine aynı demokratik süreç içinde yeni siyasetçiler seçilirdi.

Bizde ne yazık ki böyle olamıyor.

Siyasi partilerimizin tüzükleri, partiyi bir kere ele geçiren kliğin canı istediği kadar o koltuklarda kalmasını sağlama amacına yönelik ve bu engeli siyaset içinde aşabilmek o kadar kolay değil.

Bu nedenle gelecekle ilgili olarak o kadar umutlanmayalım.

Evet, her seçim bir demokratik derstir ve hükmünü zaman içinde icra eden bir durumdur, bu önemli.

Ama Türkiye’nin bu kadar zamana sabrı var mı? İşte bundan pek emin değilim.

DTP’nin oyları ne anlama geliyor?

DTP’nin, Güneydoğu ve Doğu Anadolu’nun bazı kentlerinde gösterdiği seçim başarısı, bu seçimde üzerinde en çok konuşmamız gereken konudur.

Bu sonuçlar, bölge halkının “ayrılıkçılığı onaylaması” anlamına mı geliyor?

“Ayrılıkçılık” gibi keskin bir deyim kullanmayalım dersek, bu oylar “Kürt kimliğinin tanınması için verilmiştir” mi demeliyiz?

Yoksa bölgeyle ilgili sorunların çözümünde DTP’nin dışlanmasına bir tepki midir?

Elbette böylesine karmaşık ve derin bir konuyu çözmek, sadece seçim sonuçlarına bakarak yazılacak bir yazının başarabileceği iş değildir.

Bu konuda daha derinlemesine çalışmalar gerekiyor.

Şunu söyleyebilirim: Belli oluyor ki bölgedeki sorunun çözülmesi siyasetten geçecek.

Bölgenin ekonomik gelişmesinin sağlanması ve kültürel açılımlar gibi girişimleri önemsemiyor değilim.

Ancak, sorunu gerçekten çözecek bir siyasi irade olmadıkça, bu meseleyle uğraşmaya devam edeceğiz.

Kişisel olarak, bu oyların “ayrılıkçılığa verildiğini” söyleyemeyeceğimizi düşünüyorum.

Ancak sorun çözülmedikçe meselenin derinleşip keskinleşmekte olduğunu da görmezden gelmemeliyiz.

Obama’nın Türkiye’ye gelişinden sonra, Amerika’nın Irak’tan çekilme planının yürümeye başlamasıyla birlikte PKK’nın silah bırakmaya zorlanacağı çok konuşuldu.

Şimdi seçim sonuçları da ortaya koyuyor ki etkili bir çözülmeyi sağlayacak olan yol genel aftan da geçiyor.

Baykal ileride nasıl anılmak istiyor?

SEÇİM sonrası ortak kanı, CHP içinde Kemal Kılıçdaroğlu’nun yıldızının giderek parlayacağı.

Birçok kişi bu nedenle Kılıçdaroğlu’nun, Deniz Baykal’ın gelecekteki rakibi olacağını düşünüyor.

Katılmadığım yorumlardan biri de bu: CHP’de böyle bir şey olmayacak!

Deniz Baykal, 9 Eylül 1992 tarihinde CHP Genel Başkanı oldu.

O günden beri yapılan hiçbir seçimi de kazanmayı başaramadı.

Koalisyon ortağı oldu, başbakan yardımcılığı da yaptı ancak bu bir seçim kazandığı için değil, SHP ile birleştiği için gerçekleşti.

Deniz Baykal, CHP’nin başında dört genel seçim geçirdi. Hiçbirinde iktidar olmayı başaramadı. Birinde barajın altında da kaldı ama görüyoruz ki hálá aynı koltukta oturmaya devam ediyor.

Bu yerel seçim de dahil olmak üzere kaybettiği yerel seçim sayısı 3.

Ve hiçbir şey yine değişmeyecek.

Elbette kendisi oturup gerçekçi bir değerlendirme yapabilene kadar!

Baykal, sakin bir yere gidip düşünmeli: Türkiye’yi gerçekten seviyor mu? Partisinin görüşlerinin iktidara gelmesini istiyor mu? Çekilmeyi bilirse gelecekte nasıl anılacak? Çekilmeyi bilmeden ısrarla kaybetmeye devam ederse gelecekte nasıl anılacak?

Baykal, kendisini ve ülkesini gerçekten seviyorsa bu değerlendirmeyi yapmalı ve CHP’nin önünü açmalı.

Görüldü ki doğru isimlerle girdiği seçimlerde CHP bu ülkenin en büyük iktidar adayıdır.

Yerel seçimlerde CHP ortalamasının üstünde oy alan adaylara ve o bölgelerdeki oylara iyice bakarsa bunu görecektir!