DTP’ye yönelik siyasi eleştirilerden biri de bu partinin bir “Türkiye partisi” olmadığı, “bölgesel-etnik parti” kimliğinden kurtulamadığı idi.
Son seçimler bir kez daha ortaya koydu ki “Türkiye partisi” olup, belli bölgelere sıkışmayan tek parti AKP.
AKP, kaybettiği yerlerde bile seçim yarışının içinde kalabildi ancak aynı şeyi CHP ve MHP için söyleyemeyiz.
Bu iki parti de Türkiye’nin belli bir bölgesinde yüzde 1’lerde geziniyor.
CHP ve MHP ileride iktidar alternatifi olarak seçime girmek istiyorsa yapacaklarının ne olduğu bellidir: Türkiye’nin Güneydoğu ve Doğu’sunda yaşayan insanlar için de umut olabilecek projeler ortaya koymaları gerekiyor.
Oradaki sorunu yok saymak ya da bugüne kadar hiçbir işe yaramadığı açıkça ortaya çıkmış politikaların devamını savunmak sorunu çözmek anlamına gelmiyor.
Sorunun barış içinde nasıl çözüleceğine ilişkin somut projeler ile o bölgede halkın karşısına çıkmak, bu iki partinin de görmezden gelemeyecekleri görevleridir.
AKP’de değişmesi gereken Erdoğan’dır!
GAZETELERE yansıyan haberler AKP’de bir seçim sonrası hesaplaşma yaşanacağını anlatıyor.
Bakanlar Kurulu’nda revizyona gidilebileceği, parti örgütü içinde değişiklikler olabileceği konuşuluyor.
CHP için söylediklerimin bir benzerini AKP için de rahatlıkla tekrarlayabilirim.
Bu seçimin kaybedilmesinin bir suçlusu aranıyorsa o kişi Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan’dan başkası olamaz.
Bütün kampanyayı neredeyse tek başına yürüttü, adayları bizzat seçti, seçim meydanlarını bir kavga alanı haline o getirdi.
Halkın gerçek sorunlarını görmezden geldi. O meydanlara her çıktığında “kriz mriz yok, işler yolunda” derken işsizler ordusuna her ay eklenen 250-300 bin kişinin ve yakınlarının ne düşünmesini bekliyordu?
Yolsuzluk söylentileri almış yürümüşken, bunu yazan, sorumluları uyaran medyaya savaş açmak kimin fikriydi?
Yüksek bir oy oranına ulaştığında Putinvari bir diktatöre dönüşme eğilimi içine gireceği izlenimini kim veriyordu?
Halkın kavga değil, sorunlarına çözüm istediğini en önce bilmesi gereken kimdi?
AKP’nin seçim başarısızlığının sorumlusu Recep Tayyip Erdoğan’dan başkası değildir, kimse boşuna sorumlu aramasın.
AKP’de değişmesi gereken birisi varsa o da Genel Başkan Recep Tayyip Erdoğan’dır.
Değişmesi gereken Baykal’ın kendisi
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, dün düzenlediği basın toplantısında, seçim sonuçları üzerine geniş bir değerlendirme yaptı.
Patisinin kadro zenginliklerinin neden seçim sonuçlarına daha iyi yansımadığını araştıracaklarını söyledi.
Öyle uzun bir araştırma yapmaya gerek olmadığını düşünüyorum.
Türkiye’de siyaset ile az çok ilgilenen herkesin yanıtını kolayca verebileceği bir soru bu çünkü.
CHP’nin Baykal’ın deyişiyle “kadro zenginliklerini iyi kullanamıyor olmasının” nedeni bizzat Deniz Baykal ve onun partisini yönetme anlayışıdır.
Bu partinin içinde parti içi demokrasi kanalları tıkalıdır.
Parti, genel merkezi ele geçirmiş bir kliğin yönetimindedir.
Yerel seçimlerde ve milletvekili seçimlerinde adaylar, parti yönetimi tarafından seçilir.
Örgütün ne dediğine bakılmaz. Birçok değerli insan hak ettiği yere seçilemez, çünkü onların yerine parti yönetiminin sözünden çıkmayacakları varsayılan kişiler aday gösterilir. Parti politikası rüzgárın önünde dalgalanır. Çünkü bu politikalar, parti üyelerinin en geniş katılımlarıyla değil, genel merkezde o gün esen havaya göre belirlenir.
Bunlar değişirse, CHP bunca yıllık örgütünü siyasete aktif olarak katmayı başarabilirse, çok şeyin değişeceğini de şimdiden söyleyebiliriz.
Ama sanırım bunun değişmesi için önce Baykal’ın değişmesi gerekiyor.