Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Erdoğan, İngiltere başbakanı olsaydı

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Yozgat’ta yaptığı konuşmada Aydın Doğan’a ricada bulunduğunu, çocukları ve ailesi ile ilgili haberler yapılmamasını istediğini söyledi.

Doğan Yayın Grubu’nda 15 yıldır çalışıyorum. Bunun 12 yılını genel yayın müdürü olarak geçirdim.

Ona dayanarak söyleyebilirim ki Başbakan’ın böyle bir ricada bulunması hiç gerekmezdi.

Siyasette bulundukları görevler nedeniyle kamuoyunun önüne çıkan kişiliklerin, özellikle çocukları ile ilgili yayın yapılması konusunda net bir tavrımız vardır: O çocukların bir özel hayatı olduğunu, o hayata müdahale etmememiz gerektiğini biliriz!

Burada istisnai durumu yaratan şey, o çocukların babalarının, annelerinin siyasi makamlarından yararlanarak “iş çevirmeye” kalkmalarıdır.

Babalar ya da annelerin siyasi nüfuzunun suiistimal edildiği olasılığını düşündürtecek gelişmelerdir.

Başbakan’ın çocukları ile ilgili olarak gazetelerde yayımlanan haberlerin tümünü internetteki bir arama motoru aracılığıyla bulabilmek çok kolay.

Ben bunu yaptım, size sonucunu söyleyeyim. Başbakan’ın çocukları şu şartlar olduğunda haber haline gelmişler:

Babalarıyla yurtdışı gezilerine gittiklerinde, yurtdışına okumak için “bir arkadaş bursundan” yararlandıklarında, bir yük gemisini bir gırgır teknesinden bile daha ucuza almayı başardıklarında, bir kuyumcu ile ortak oldukları muhalefet partilerince açıklandığında, alışveriş merkezlerinde güzellik müstahzarları satan bir şirkete ortak olduklarında, herkese açık olarak yapılan düğünlerinde!

Başbakan’ın arkadaşı Remzi Gür, İngiltere’de uzun yıllar yaşamış, iş yapmış bir insan.

Başbakan ona bir telefon edip sorsun: İngiltere Başbakanı’nın çocukları, böyle işler yapmış olsalardı İngiliz basını neler yazardı?

Başbakan Baykal gider diye korkuyor!

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan’ın gözde miting konularından biri de kendisini eleştiren, yolsuzlukları yazan medyayı “CHP yandaşı olmak ile” suçlaması.

İlginç bir durum bu aslında!

Başbakan’ın suçladığı gazetelere bakıyorum, “CHP yandaşı” olarak nitelenmeyi hak edecek bir yayın göremiyorum.

CHP üst yönetiminde ya da CHP’li belediyelerde bir yolsuzluk ya da etik dışı tutum tespit edildiğinde yapılan yayın, aynı durum AKP’de rastlansa yapılacak yayından hiç de farklı değil.

Şaban Dişli olayında ne yayın yapıldıysa, Mehmet Sevigen için de aynı yayın yapılmış örneğin.

AKP’li Ali Dibo’lar için yapılan yayın ile CHP’li belediye yağmacıları için yapılan yayınlar arasında da bir fark yok.

Yardım paralarının cebe atılması bir laik dernekte gerçekleşse ne yazacak idiysek, Deniz Feneri olayı için de onu yazdık.

Dün Başbakan’ın gazetelere yansıyan konuşmalarını okurken aklımdan bunlar geçti ve birden Başbakan’ın bizlere kızmasının nedenini çözdüm:

Ben de dahil birçok yazar, Türkiye’nin asıl sorununun muhalefetsizlik olduğunu, bunun sorumlusunun da Deniz Baykal olduğunu düşünüyor, yazıyor.

Başbakan’ı rahatsız eden şey işte bu!

O biz yazdığımız için Deniz Baykal gidecek korkusuyla hareket ediyor.

Çünkü bu ülkede, Deniz Baykal’ın CHP Genel Başkanı olmasının, Recep Tayyip Erdoğan’ın başbakanlığını garantiye alan tek şey olduğunu en iyi bilen kişi Recep Tayyip Erdoğan’dan başkası değil!

Doğulu olmak ile Batılı olmanın farkı

TÜRK Hava Yolları’na ait bir uçağın Amsterdam’da geçirdiği kaza sonrası televizyon ekranlarına yansıyan haber ve yorumları izlerken, bir süre önce New York’ta nehre mecburi iniş yapan uçak ile ilgili haberleri hatırladım. O uçağın pilotu, medya tarafından daha ilk dakikalarda “kahraman” ilan edildi ve her şey bir kahramanlık öyküsünün etrafında konuşuldu.

Türk Hava Yolları uçağının kaza sonrası ilk görüntülerini yorumlayan uzmanlar, uçağın düşmediğini, bir arıza nedeniyle mecburi iniş yaptığını anlattılar.

Can kaybının bu kadar az olmasının nedeninin, uçağın başarıyla gerçekleştirdiği bu mecburi iniş olduğunu söylediler.

Tıpkı Amerika’daki gibi bir öykü ama kimse ne “kahramanlıktan” söz etti ne de THY pilotlarının bir imkánsızı başardığının altını çizdi.

Bunu yapmak yine Hollanda makamlarına düştü.

Batılı olmak ile Doğulu olmak arasındaki en temel fark bu sanırım. Batılı baktığı bir olayın olumlu yönünü daha önce görebilirken, biz Doğulular ise önce kötü yönlerini görüyoruz.