Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Hayat bir gemi yoktur dümeni!

GÜNERİ Civaoğlu, Kanal D’deki “Şeffaf Oda” isimli programında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e “Dans eder misiniz” diye sordu.

Normal olarak bu sorunun yanıtı “Evet ederim” ya da “Hayır etmem” şeklinde olur.

Ama Cumhurbaşkanı bu soruya “felsefi” bir yanıt verdi: “Hayat zaten bir dans!”

Bu söz bana “Hayat bir gemi, yoktur dümeni” şeklindeki özlü sözü hatırlattı.

Şimdi böyle şeyler yapılıyor mu bilmiyorum ama ben ortaokuldayken herkesin bir hatıra defteri olurdu ve sınıf arkadaşlarına bu defterde bir sayfa ayrılırdı. Bu derin felsefe o tür hatıra defterlerinde hayat buldu.

O sayfalara düşülmüş şöyle bir not da hatırlıyorum:

“Kalpte yara, gözde yaş/ Hayat budur arkadaş.”

Bu felsefi akımın şiirdeki yansıması ise şudur: “Sepet sepet yumurta / Sakın beni unutma!”

Bunun altına bazı densizler kırmızı kalemle “Yağdı yağmur / çaktı şimşek” diye başlayan bir dörtlük daha yazarlar ki defter sahibine yapılmış bir kabalık olarak değerlendirmek icap eder!

Öyle görünüyor ki Cumhurbaşkanı bu felsefi derinliğe hatıra defterlerinden geçerek ulaşmış!

Ancak bir konu da karanlıkta kalıyor. Hayat bir dans ise ne tür bir dans?

Polka mı, vals mi, tango mu? Biraz daha hareketli twist olabilir mi? Sonradan icat “lambada” mı? Vücudun üst kısmını sabit tutarak kalça hareketleri ve küçük adımlar ile yapılan bir Latin dansı mı? Yoksa Türk düğünlerinde gecenin sonunda orkestra ne çalarsa çalsın yapılan türden bir dans mı: Göbek dansı ile disco dans arası bir şey. Doğu-Batı sentezi yani!

Görüyorsunuz ki “Hayat danstır” demekle iş bitmiyor!

Cumhurbaşkanı, Güneri Bey’e bunu da açıklasaydı da kafa karışıklığımızı giderseydi, ne iyi olurdu!

Uzmanlığa değer vermemenin sonucu

ANKARA Gaz Dağıtım A.Ş. Genel Müdürü Veysel Karani Demir, 7 gencin ölümünün ardından istifa etti.

Enis Berberoğlu’nun dün yazdığına göre istifasının nedeni “Melih Gökçek’i zor durumda bırakmamak” imiş. Yani Veysel Karani Bey, bu olayda kusuru olmadığını düşünüyor.

Oysa bu olay, sadece onun değil, bir dizi kamu görevlisinin bilimi, mühendislik gerçeklerini ihmal etmelerinin sonucu oldu.

İşlerini ciddiyetle yapmadılar, belki de o makamlara o işin ehli oldukları için değil, sadece iktidar partisine yakın oldukları için getirilmişlerdi.

Bu ve benzeri olayların nedenlerine bakalım, kim sorumlu kim değil sizler karar verin.

1- Doğalgazın kent içi dağıtımını yapan şirketlerle bu gazın evlere ulaştırılmasında yeterli güvenlik önlemlerini almak zorunda olanlar aynı kuruluşlar. Yıllık denetim ve kontrolleri kimin yapacağı yasada belirtilmemiş. Makine Mühendisleri Odası’nın (MMO) yasa çıkarken yaptığı uyarı dikkate alınsaydı, yasada böyle bir hüküm de bulunsaydı bu kaza olmazdı. Şimdi karar verin: Çatlak borunun sorumlusu kim?

2- Yasaya göre doğalgaz iç tesisatlarını kurmak yetkili bir makine mühendisinin tam zamanlı olarak çalıştığı şirketlere verilmiş bir hak. MMO bu hizmetleri verecek şirketlere yetki belgesi veriyor. Gaz dağıtım şirketleri ise tesisatı kuracak şirketlerde böyle bir tescil belgesini çoğunlukla aramıyor. MMO’nun Enerji Piyasası Denetim Kurulu’na yaptığı bu konudaki başvurular ise yanıtsız kalmış. Şimdi karar verin: Binlerce evin böyle bir kazaya açık hale getirilmiş olmasının sorumlusu kim?

Türkiye, bilime ve uzmanlığa değer vermemenin cezasını çekiyor.

7 çocuğumuzun arkasından ağlarken bunu tekrar hatırlayalım.

Dikkat, sapık var!

CUMHURBAŞKANI ve Başbakan’ın okumaktan büyük zevk duydukları ve yazarlarını özel uçaklarında ağırladıkları malum gazete, Ankara’daki faciadan sonra yine kendinden bekleneni yaptı.

Kaybettiğimiz 7 çocuğumuzun ardından çirkin imalarda bulundu. Neler yazdıklarını burada tekrarlamayacağım.

Bunun sadece bu gazete çevresinde toplanmış bir grup meczubun marifeti olduğunu düşünmeyin sakın.

Gerçi sayıları çok az ama belli bir müşterileri olduğunu ve bu “müşteri kitlesinin” de benzeri ruh haline sahip olduğunu kabul etmek gerek.

Öyle bir durumdalar ki akıllarını seksle bozmuşlar.

Onlara göre kendileri gibi yaşamayan herkes seks manyağı! İçki mi içti, başını mı açtı, mayoyla denize mi girdi, kadın erkek bir lokantada birlikte yemek mi yedi, gece bir evde toplanıp sohbet mi etti? Onlara göre bunlar bir tek şey için yapılıyor: Seks!

İşin tuhafı herkese böyle bakıyorlar ama küçük kızlara musallat olan asıl seks manyakları da kendi içlerinden çıkıyor.

Bunların çevrelerindeki kadınların neden kara çarşaflar içinde dolaştıklarını şimdi çok daha iyi anlıyorum.

Allah korusun, bunların arasında bir kadının dizi görünse, saçı açılsa, başına gelmedik kalmayacak!

Aslında bunların hepsinin toplanıp, bir yere kapatılmaları gerekiyor!