Mehmet Yakup Yılmaz Body Wrapper

Kadın görünce ’bir tuhaf olan’ müritler!

İSLAMCI basın Cüppeli Ahmet Hoca’nın tatil ve lüks merakını örtbas etme telaşıyla “düğmeye basıldı” feryadını koparadursun, Cüppeli’nin maceralarını televizyona aktaran Uğur Dündar’ın Arena programı önceki günün en çok izlenen 2. programı oldu.

 Cüppeli Ahmet Hoca’nın maceraları bir tek Türkiye-Moldova milli maçının naklen yayını ile yarışamadı.

Cüppeli Ahmet Hoca’nın Show TV’nin haberindeki canlı yayını bile, Arena’yı geçmeyi başaramadı.

Show TV’deki canlı yayında Cüppeli ile röportajı bir erkek muhabir yaptı.

Cüppeli’yi sıkıştıracak ve eski söylediklerini herkese hatırlatacak hazırlık önceden yapılmadığı için söyleşi adeta Hoca’nın savunma programına döndü.

Show Haber’in sunucusu Defne Samyeli’nin, söyleşiden sonra yaptığı açıklamada da “Cüppeli Hoca benimle konuşmak istemedi, çünkü cemaatinin bir kadını televizyonda izlemek istemeyeceğini bildirdi” demesi ilginçti.

Ama daha da ilginç olanı Cüppeli’nin yayında söyledikleriydi.

Cüppeli, televizyon seyredilmesine karşı olmadığını, önemli olan televizyona bakan gözün ne görmek istediği olduğunu söyledi.

Cüppeli ile Samyeli’nin açıklamaları birleşince şu ortaya çıktı: Cüppeli’nin müritlerinin niyetleri, bozulmaya öylesine müsait ki Hocaları ile röportaj yapan bir kadın spikeri bile görmeye dayanamayıp, “imandan çıkıyorlar”!

Bu ne kadar zayıf bir inanç ki bir stüdyoda röportaj yapan bir kadını görmek bile abdestin bozulmasına yol açıyor?

Gurur duymamız gereken bir ödül

ORHAN Pamuk, Nobel Edebiyat Ödülü’nü alan ilk Türk yazarı oldu. Dileyelim ki “tek” olmasın.

Pamuk’un siyasi düşüncelerine karşı olan birçok kişi şimdi bu ödül ile o siyasi görüşler arasında bağlantı kuracaktır. Buna eminim.

Onlara şunu hatırlatmakta yarar var: Pamuk, Türkiye’nin en önemli edebiyat ödüllerini alırken de, İtalya’da, İngiltere’de, Fransa’da, Almanya’da en prestijli edebiyat ödüllerini alırken de benim de çok eleştirdiğim o çok konuşulan ve hakkında dava açılmasına neden olan gazete demecini vermemişti.

Bu nedenle mesleki kıskançlıklar ve siyasi kaygılarla bu ödülün değerini küçültmeye kimsenin hakkı yok.

Bu, Türklerin gurur duymaları gereken bir ödüldür!

Dünyanın dört bir köşesinde şimdi birçok insan bir Türk yazarın Nobel aldığını konuşuyor.

Birçok insan daha önce hiç okumadığı bir yazarın romanlarını okuyacak, bizleri, yaşadığımız yerleri, kültürel değerlerimizi tanıyacak.

Bunun kıymetini bilelim.

Bu ödül Orhan Pamuk’a da önemli bir sorumluluk yüklüyor.

Artık atacağı her adım, söyleyeceği her söz başka bir gözle izlenecek.

Ve herhalde Fransa’ya kadar gidip, yaptıkları yanlışı yüzlerine vurma hakkına sahip olan az sayıdaki kişiden biri de o.

Oraya gitmeli ve “1 milyon Ermeni öldürüldü dediğim halde Türkiye’de hapse girmedim” demeli.

İnsanlığa karşı suçlar parkı

FRANSIZ parlamentosunun Ermenilere soykırım yapılmadığını söyleyenlere ceza verilmesini öngören teklifi kabul etmesi beklenmeyen bir şey değildi.

Aynı şekilde Türkiye’de, Fransa’ya karşı tepkilerin, büyük bir kafa karışıklığı ile ortaya konulmasında da şaşılacak bir şey yok.

Ancak şunu da söylemeliyim ki, Fransızların yaptıkları bu iş, Türkiye’de aklı başında çevrelerin de seslerinin duyulmasını sağladı.

TBMM Adalet Komisyonu, Fransa’daki yasa teklifine misilleme olsun diye önerilen yasa tekliflerini alt komisyona havale ederek bir anlamda ölüme terk etti.

TBMM’nin ortak aklının, bazı sivri akılların önüne geçtiğini gösteren güzel bir örnek oldu bu.

Gazetelerde Fransa’ya gösterilmesi gereken tepkinin nasıl olması gerektiğine ilişkin birçok öneri yayımlandı.

Benim en çok ilgimi çeken öneri ise Radikal’de yazan eski diplomat Gündüz Aktan’dan geldi.

Aktan, örneğin Haliç’te bir yeşil alanın “insanlığa karşı suçlar parkı” olarak düzenlenmesini öneriyor.

Bu parkta, dünyadaki tüm soykırımları ve insanlığa karşı işlenen suçları, toplu kırımları temsil eden abideler, bir uluslararası yarışma ile seçilip, sergilenecek. Öte yandan bununla da yetinmeyip bu konuda çalışacak bir uluslararası enstitü kurmak ve insanlık tarihinin karanlık yüzüne çözümler aramak da Aktan’ın önerisinde yer alıyor.

Bu öneriyi okurken bir musibetten hayır çıkarmanın mümkün olabileceğini düşündüm.